TVXQ , Japon Dergisi
Nikkei Entertainment’in Aralık / 2017 sayısında yer aldı!
KAPAK KISMI:
İki yıldan sonra TVXQ ile ilk kez
röportaj yapacağım için biraz gergindim. Asansörden çıkınca Yunho-san’ı buldum
ama personeller ortada yoktu. Acaba Yunho-san benim için mi bekliyordu? Hayır,
hayır sadece şaka yapıyorum. Tohoshinki ile bu çok fazla olan bir şey.
Yunho-san genellikle TV istasyonlarını ve stüdyoları merak edip kendi başına
etrafta dolanır. Diğer sanatçıların çoğu, bir röportajı bitirdikten sonra
soyunma odalarına giderle ve bir sonraki röportaj için hazır olana dek orada
beklerler. Ama Yunho-san bu rutine uymuyor. Aniden bunu hatırladım ve stüdyoya
girdim. Ardından Changmin-san’ı, girişin yanındaki masada kızarmış domuz
pirzolası sandviçi yerken buldum. Yerken çubuk kullanıyordu. Yemek zamanı
olduğundan, personeller de ona katılmıştı ve biraz sohbet ettik. Tohoshinki
gibi yıldızlarla aynı sınıfta olup, bizlere onlar kadar doğal taraflarını
gösterecek başka bir sanatçı daha tanımıyorum. Ben onlar hakkında bir şeyler
yazarken, muhtemelen ne kendileri ne de personelleri farkında değildi. Fakat
böyle anlar gerçekliği ve onların doğallığını anlatıyor. Bana iyi bir
röportajın sorular ve cevaplardan fazlası olması gerektiğini öğrettiler. Bu o
kadar da özel bir şey değil. Eğer TVXQ ile birlikteyseniz bu, her zaman
hissettiğiniz sıradan bir duygu.
-Nao-e Kimura
Tohoshinki ‘’Başlangıç
çizgisinden başlıyor, bir kez daha’’
22 Ağustos 2017 sabahı, eğlence
programları ve gazeteler geniş ölçüde TVXQ’nun dönüşünden bahsediyorlardı.
Önceki gece Tokyo’da bir basın konferansı verdiler ve yeni bir albümle birlikte
full comeback yapacaklarını ve beş dome stadyumunda konser turuna çıkacaklarını
beyan ettiler. Birlikte Japon medyasında görülmeyeli tam iki yıl dört ay oldu.
Basın konferansları sadece
Tokyo’da değil aynı zamanda Kore’de ve Hong Kong’da da yapıldı. Changmin terhis
olalı sadece üç gün oldu fakat o tüm bu zaman boyunca gülümsemesini yüzünden
hiç silmedi ve bana öyle geldi ki kamera flaşlarından oluşan bir tipiye maruz
kalsa da geri dönüşlerinin kendisine hissettirdiği mutluluğu saklayamıyor.
Bu röportaj neredeyse 15 gün
sonra gerçekleşti. Kendi ülkelerindeki büyük görevi tamamladılar. Onlarla
buluştuğumda, öncesinde onlar hakkında bildiğim bazı şeylerin değişmiş olduğunu
fark ettim. Biraz daha sakin, biraz daha açıklardı. Ürkek ya da gergin
değillerdi. Onların esnek ruhlarının, tıpkı küçük çocuklar gibi nasıl da
gelecekleri hakkında heyecanlı olduğunu hissedebiliyordum.
Bunu söyledikten sonra değinmemiz
gereken diğer bir konu ise, iki yıllık bir boşluklarının olduğu. Açıkçası
Japoncaları hakkında biraz endişeliydim ve eskisi kadar akıcı konuşamazlar diye
bekliyordum. Ama bir kez konuşmaya başladıklarında, çoktan iki yıl önceki Japoncalarını
geri kazandıklarını görmüş oldum. Comebackleri için gerçekten hazırlanmış
olduklarını söyleyebilirim.
Verdikleri ara boyunca ne
düşünüyorlardı? Geri dönüş gününe kendilerini nasıl hazırladılar? Ayrıyken
birbirleri hakkında neler düşündüler? Gelecek için hayal ettikleri neler?
Pekâlâ , bu kadarı yeterli. Hadi
onlara geri dönüşleri hakkında neler düşündüklerini soralım!
Seul, Tokyo ve Hong Kong’da
gerçekleştirmiş olduğunuz basın konferanslarınız ile ilgili izlenimlerinizi
paylaşır mısınız?
Yunho: Bu konferanslar TVXQ’nun 2017’deki ilk programıydı. Bu üç
ülkeyi ziyaret etmek harikaydı fakat başta bizi bekleyen insanların olup
olmadığı eğer varsa bu zamana kadar bizi nasıl bekledikleri hakkında
endişelerim vardı. Umduğumdan daha çok kişi bizi görmeye geldiği için çok mutlu
oldum.
Changmin:
Pekâlâ, benim için iki günde üç ülkeyi ziyaret emek epey zor bir program oldu.
Ama yine de bu ziyaretler boyunca iyi iş çıkardığım için memnunum. Bu yüzden
kişisel olarak şöyle düşündüm : ‘’ Tamam, hâlâ bunu yapabilirim.’’ Ve rahatladım…
(gülüyor)
Yunho: Ne? Bunu hala yapabileceğini mi düşündün? (gülüyor)
Changmin: Evet. Buna ilaveten, tekrar bu şekilde meşgul olabildiğim
için mutluydum. Gerçekten minnettardım. Hong Kong’da konferans sırasında,
fanlarımız bize, üzerinde ‘’Geri dönmenizi bekledik.’’ yazan afişler
gösterdiler. Onlara gerçekten minnettarım. Ayrıca beklemediğim kadar çok basın
mensubu görmekte beni fazlasıyla mutlu etti.
Yunho: Evet, ben de gerçekten çok etkilendim. Seul’de 200 kadar
medya görevlisi toplandı. Basın konferansından önce, ne konuşmam gerektiğini ya
da ciddi bir tonla mı yoksa şakayla karışık mı konuşmam gerektiğini
bilmiyordum. Ama herkesin yüzündeki ifadeyi gördükten sonra, daha güçlü
hissettim ve bize hoş geldiniz dediler. Bu beni rahatlattı.
İkiniz de konferansın başından
itibaren gülümsediniz ve bence bu basın mensuplarının da rahatlamasına yardımcı
olmuştur.
Yunho: Haklı olabilirsiniz. Dürüst olmak gerekirse, ben
konferanstan önce en son dakikalar da dahil çok gergindim.
Changmin: Ben de öyle.
Japonya’daki basın konferansında
yaklaşık 100 basın mensubu vardı. Bunun sebebi sadece seçilmiş olan medya
görevlileri davetliydi ve birçoğu da konferansa gelemedi. Eğer bir kısıtlama
koymasaydık, orada bir insan seli oluşabilir ve bu da bir kaosa sebebiyet
verebilirdi. Basın konferansını düzenleyen kişiler böyle durumdan
kaçındılar. Her neyse, iki yıllık bir
aradan sonra Japonya’yı ziyaret ettiniz. 2005 yılında çıkış yapmış olduğunuzdan
Japonya’ya sayısız kez geldiniz. Ama iki yıllık boşluğunuzdan sonra Japonya’ya
ilk ayak bastığınızda neler hissettiniz?
Yunho: Haneda Havalimanı’na indiğim anda bütün o atmosferi
hissettim ve ‘’Evet, kesinlikle Japonya’dayım.’’ Diye düşündüm. Burada olmayı
özlemişim. Havalimanından ayrılıp Gökkuşağı Köprüsü’nün üzerinden geçerken eski
günlerde yaptığım gibi kendi kıçımı tekmeleyerek ‘’Tekrar buradayım, yeniden
başlıyor.’’ Dedim. O gün hava da beklenmedik şekilde iyiydi. Güzel havanın
Tohoshinki’nin aktiviteleriyle bir ilgisi olup olmadığı konusunda size garanti
veremem (gülüyor). Ama hava çok güzel olduğundan ‘’Şu andan itibaren
Tohoshinki’nin yürüyeceği yollar bu güzel hava gibi olacak.’’ Diye düşündüm. Konferansın
yapılacağı mekana giderken çok iyi hissediyordum.
Aslında doğrusun. Bu yıl Ağustos
ayında Tokyo’da bolca yağmur yağdı. O gün havanın güneşli olmasının bir anlamı
olmalı.
Yunho: Oh! Sen de öyle düşünüyorsun, değil mi?
Changmin-san, terhis olduktan
sonraki üç gün boyunca çokça meşguldün. Ailenle buluşmak için zamanın oldu mu?
Changmin: Evet, onlarla buluştum. Ailemle vakit harcamayı diğer her
şeyden daha çok istiyordum. Bu yüzden birlikte bir şeyler yaptık. Hep birlikte
yemek yemeye gittik ve bunun gibi şeyler…
Yunho: Evet bu yüzden terhis olduğu gün onu aramadım. Sadece
tebriklerimi ileten bir e-mail yolladım.
Changmin: Gerçekten çok düşünceliydin.
Yunho: Ayrıca bir sonraki günden itibaren işe geri döndü (gülüyor).
En azından o günü ailesi ile harcamasını isterdim. Onu rahatsız etmemek için
elimden gelenin en iyisini yaptım. (kendisiyle çok gurur duyuyor gibi
görünüyor)
Changmin: Evet hemen bir sonraki gün çalışmaya başladım! Sıkı
çalıştığımızla ilgili haberler duymak fanlarımız için heyecan verici olabilir,
bunu anlıyorum. Ama bu kadar sıkı çalışmamız gerçekten gerekli mi? (gülüyor)
Yunho: Ama bizi iki yıl boyunca bekleyen bu kadar kişiyi hayal
kırıklığına uğratamayız. Daha sıkı, daha sıkı ve daha sıkı çalışmalıyız!
Changmin: Daha sıkı ve daha sıkı derken? (gülüyor)
Basit bir sorum var! Bu geçen iki
yıl hakkında ne düşünüyorsunuz? Kısa mıydı, uzun mu?
Changmin: Kesinlikle çok uzundu. Buna hiç şüphe yok!
Yunho: (gülüyor) Aslında benim için oldukça kısaydı. Gerçekten
kendim hakkında düşünmek için bu hayatım boyunca elime geçen ilk gerçek
fırsattı. Artık böyle bir şey için zaman bulabileceğimi sanmıyorum. Elbette,
tekrardan sahnede olmayı delicesine istiyorum ama o zamanlar içinde bulunduğum
durumun avantajlarından yararlanmalı ve kendi kendimin tadını çıkarmalıyım diye
düşünmüştüm. Bu yüzden çok uzun değildi. Nelere ihtiyacım olduğunu araştırdım
ve onları kazandım, ayrıca kendimi yükseltmek ve bir üst seviyeye atlatmak için
çok çalıştım. Benim için harika bir deneyim oldu. Eminim Changmin de benimle
aynı düşünüyor.
Bu bana çok mantıklı geldi. Onlar
gibi çocukluklarından beri, bu acımasız eğlence dünyasında zaman sınırı
tarafından kovalanırken delicesine sıkı çalışan birileri için, sadece durup
kendileri hakkında düşündükleri bu zaman diliminin neden kıymetli olduğunu ve
onlara neden hazine gibi geldiğini anlayabiliyorum.
Yunho: Evet, haklısınız. Bu iki yılda, gece gündüz farklı işler
yaptım. Geceleri sadece kendim oluyordum ve çeşitli şeyler hakkında
düşünüyordum. ‘’Tohoshinki’nin Yunho’sunun etrafında bir sürü destekleyici
faktör vardı ama şimdi Yunho sadece kendi başına. Peki şimdi ne yapacak?’’ Bu
soruyu kendime her gece sordum ve tam buradan başladım. Kendi başıma
yapabileceğim bir şeyler bulmaya çalıştım ve çok fazla şey denedim. Bence
‘’sorumluluk’’ kelimesinin anlamını biraz daha iyi öğrendim. Daha spesifik
olarak, ben grubumun lideriydim bu yüzden daha genç üyelere tavsiyeler verir ve
onların sorunlarını çözerdim. Umarım bundan sonra bu tecrübelerimi hatırlar ve
eylemlerimde kullanırım.
Verdikleri aradan hemen önce,
Yunho sıklıkla ‘’değişmekten’’ bahsederdi. ‘’Bir canavar olarak geri
döneceğim.’’ Diğer yandan Yunho, geri
dönüşlerinden sonra o kadar da değişmemiş olan Changmin hakkında rahatlamış
hissediyor. Bu beklediğim bir şey değildi.
Yunho: İki yıllık boşluğumuz süresince birçok kez izinlerimizde bir
araya geldik. Ama geri döndükten sonra onu gördüğüm an, ‘’Changmin yine aynı
Changmin’’ diye düşündüm. Nasıl desem? Açıklaması zor. Ama Changmin’in etrafına
yaydığı hava değişmişti. Changmin tabii hâlâ
Changmindi, ama biraz daha nazik… Ve daha olgundu.
(Changmin utanıyor.)
Yunho: ‘’Ben bir erkeğim!’’ böyle diyor ve gerçekten sert davranmak
için çok çaba sarf ediyordu. Bir erkek böyle olmamalı… Ama şimdi Changmin’in
insanlara yaklaşım tarzı çok nazik. Ve artık çok daha sakin. Ayrıca onun fazlasıyla olgunlaşmış olduğunu
düşünüyorum. Çok heyecanlandım ‘’Vay canına! Onunla çalışmak için
sabırsızlanıyorum!’’ dedim.
Sanırım ‘’canavar gibi geri
dönmek’’ ile ilgili beyanın sana biraz baskı yapmış doğru muyum?
Yunho: Aslında evet! (gülüyor) Ama bence bir erkeğin elde
edebileceğinden biraz daha büyük bir hedef belirlemesi gerçekten önemli, ancak
o zaman bunu yapar. Ben buradan başlayacağım. Yolum hakkındaki küçük detayları
orada, vardığım yerde kararlaştırabilirim. Japon fanlarımızın canavara dönüşmüş
Yunho’yu dört gözle beklediğini biliyorum bu yüzden şu anda bir sürü şey
hazırlıyorum. Evet… Bu gerçekten baskı altında hissettiriyor. Hahahahaha!
Kore’deki basın konferansında
Changmin-san ‘’Bundan önce soğuk kalpli bir kardeş olduğum için pişmanım. Şu
andan itibaren ağabeyim Yunho’ya karşı nazik olmak için elimden gelenin en
iyisini yapacağım.’’ Demişti. Ama bence zaten her zaman Yunho’ya karşı
naziktin. (bu sözüme fazlasıyla güldüler)
Changmin: Hayır, ona karşı daha nazik olmalıyım. Açıkçası tüm bu
zaman boyunca şirketimizden arkadaşlarımız olan Siwon-san ve Donghae-san ile
birlikteydim. Aynı grubun üyesi olmalarına rağmen birbirlerine bir centilmen
gibi davrandıklarını fark ettim. Birbirlerine karşı çok nazikler ve her zaman
yardımlaşıyorlar. Onlarla olduğum bu iki yıllık süreç boyunca hep ‘’Ben de
Yunho hyungla bu ikisi gibi olmak istiyorum. Takım arkadaşıma karşı daha nazik
olmak istiyorum.’’ Diye düşündüm. Belki de bilinçsizce onlardan bir şeyler
öğrenmişimdir.
Yunho-san, son zamanlarda
Changmin-san hakkında neler düşünüyorsun? Gerçekten artık sana karşı daha mı
nazik?
Yunho: Pekâlâ, henüz bir araya geleli fazla olmadı, onu bir süre
daha gözlemleyeceğim (gülüyor). Bana karşı daha kibar olduğunu fark ettim, her
şeyde bana yardım ediyor. Kısa bir süre önce kıyafetimdeki ipleri ayıkladı…
Ah! Bu her zaman Yunho-san’ın
ideal tipi olan kadından beklediği bir şey olarak biliniyor, öyle değil mi?
Yunho: Evet, bir kadından beklediğim bir şey! Ne yazık ki Changmin
bir erkek. (gülerken Changmin’in elini kavradı ve sıkı bir şekilde salladı.
Changmin ise kahkahalarla gülmek dışında bir şey yapmadı.)
Onlar ortalıkta yokken,
Japonya’da iki kez film konseri düzenlendi. İlk seferinde, Japonya’daki 47
belediye ve şehir idaresi altındaki konser salonlarında ve live houselarda gerçekleştirilen
film konserler; ikinci seferinde ise Makuhari Messe, Yokohama Arena, Osaka
Castle Hall ve daha fazlası gibi büyük mekânlarda gösterime girdi. Film
konserlerinde, eski canlı konserlerinden videolar gösterildi, fanlar şarkılara
eşlik edip tezahürat ettiler ve Tohoshinki’nin sembolü olan kırmızı renkteki
ışıklı çubuklarını salladılar. Herkes film konserlerden büyük zevk aldı.
Yunho: Film konserlerimizin olduğunu duydum. Personellerimiz bize
fotoğrafları gösterdiler.
Changmin: Ben çevrimiçi haberlerde görmüştüm. Gerçekten minnettar
olmalıyım. Film konserlerinde gösterilen görüntüler zaten DVDlerde yer
alıyordu… Bu yüzden, öyle sanıyorum ki fanlarımız zaten o videolara sahipler
ama yine de tekrar para ödeyip hep birlikte film konserlere gittiler… Biz orada
olmadığımız halde. Sanırım, birileriyle birlikte olmak ve videoyu izleyip
tezahürat etmek istediler. Onların bu nezaketini karşılıksız bırakmamam
gerektiğini düşünüyorum.
Yunho: O anki ruh halimle, onlara katılabilmeyi çok isterdim.
Onlarla, orada olamadığım için çok üzüldüm. Film konserinin sonunda, sahneye
zıplayıp ‘’Biz geldik! Hadi canlı konserimize başlayalım!’’ diyebilmeyi çok
istedim.
Film konserleri demişken, Toho
dans ve band ekipleri sahne arkasında Yunho-san hakkında konuştu ve bu epey
ilgi topladı. Gerçekten çok katı, disiplinli ve korkutucu bir lider olduğunu
duydum.
Yunho: Gerçekten mi? (gülüyor)
Changmin-san, senin bakış açına
göre, Yunho-san’ın hangi tarafları insanlar için sert ve korkutucu?
Changmin: Ah, pekâlâ… Bence Yunho hyung sertten daha çok
mükemmeliyetçi. Bence herkes sahnede mükemmel olmak ister ama hepimizin
arasında, Yunho her zaman sahnenin en önünde duruyor ve orada performans
sergiliyor… Bu yüzden, kendisini sahnenin ‘’ustası’’ olarak görüyor. Onun bu
sorumluluğu diğer herkesten daha sert bir biçimde hissettiğine inanıyorum, bu
yüzden liderliğini gösteriyor ve işte bu yüzden o hepimizin lideri. Bence
kesinlikle onun gibi birine ihtiyacımız var.
Yunho: Sanırım çoğu zaman aptalca konuşuyorum ve sanırım arada
böyle olmaya ihtiyacım var (gülüyor). Ama onları neden bu kadar zorladığıma
gelirsek, sebebi her bir dansçımı tıpkı kendim gibi bir sanatçı olarak görmem.
Gösterilerimizde hep birlikteyiz. Tohoshinki sadece iki kişiden ibaret değil ve
biz bunu önümüzdeki kalabalığa göstermekle yükümlüyüz.
Changmin: Sana katılıyorum.
Yunho: Dansçılarımız için önemli olan tek nokta dans değil. Jest ve
mimikleri… Demek istediğim hareket etmeleri gerek. Bunu düzgün yaptıklarından
emin olacağım. Ayrıca band üyelerimizin de kılavuzu benim. Dans takımındaki
üyelerimizin ve band üyelerimizin hepsi profesyonel ama Tohoshinki şarkıları
söz konusu olunca en iyisini ben bilirim diye düşünüyorum.
İki yıl boyunca, daha küçük sahnelerde,
çocukların ve daha yaşlı insanların dahil olduğu kalabalıklara performans
sergilemeyi deneyimlediler. Bu ikisi 70.000 kişiyi Nissan’da toplamış kişiler.
Küçük bir sahnede yer almak onlara çok şey öğretmiştir diye düşünüyorum.
Yunho: Evet, elbette! Geçtiğimiz iki yılda sahne aldığım mekanların
sistemi Nissan stadyumundan, dome stadyumlarından ve arenalardan çok farklıydı. Çok küçük sahnelerdi ama yine de
elimden gelenin en iyisini yaptım ve önümdeki kalabalığın gülümsediğini gördüm…
Ve bu beni daha da güçlü kıldı. Bence bir sanatçı için, kendine inanmak ve
kalabalığın, hissettiklerini bilmesine izin vermek çok önemli bir şey. Bunu çok güçlü bir şekilde hissettim. Daha
önce de söylediğim gibi, bu kendimi ikna edebilme fırsatını ilk kez yakaladığım
zaman dilimiydi. Gelecekte de ne olursa olsun, bunu hatırlayacağım.
Orada bütün kalbinle şarkı
söylerken, önündeki kalabalıkla hislerini tam olarak paylaşabildiğini düşünüyor
musun?
Yunho: Evet, bu en önemli şey! İkincisi becerileriniz. Üçüncüsü ise
karakteriniz.
Changmin: Benim için de öyle… Bu iki yılda sahne aldığım yerler…
Şarkı söylerken ve dans ederken elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.
Ama zaman geçtikçe, performans sergilediğimiz o büyük mekanların ne kadar
önemli yerler olduğunu daha iyi kavradım.
Yunho: Evet,
seni çok anlıyorum.
Changmin: Daha önce bu sahneleri hiç bu kadar çok dikkate
almamıştım. Ama deneyimlerim bana geri adım attırdı ve kariyerime tekrar
başladığımda bu zihniyeti yeniden kazandım. Evet, sanırım iki sene boyunca gerçek
sahnelerde performans sergilemeyi özlemişim. Zaman geçtikçe bu, bende daha
büyük bir susuzluğa yol açtı.
Yunho: Ama diğer yandan, artık daha fazla fanboyumuz olduğunu
düşünüyorum. Kore’de erkekler ve genel olarak genç kesim TVXQ’yu pek bilmiyor.
Ama ben sıkı bir performans sergiledikten sonra beni gören erkekler ‘’Bundan
sonra seni destekleyeceğim!’’ dediler bana. Yangju’da sahne aldıktan sonra
küçük bir çocuktan bir mektup aldım. ‘’Üniformalı şarkı söyleyen kişinin bu
kadar ünlü biri olduğunu bilmiyordum. Gerçekten çok etkilendim.’’ Yazmıştı.
Oh, bu seni gerçekten çok mutlu
etmiş olmalı.
Yunho: Evet, mektubu okuduktan sonra, gerçekten çok iyimser düşünmeye
başladım. ‘’Oh, belki de TVXQ bundan sonra daha çok yayılır.’’ Bilemiyorum…
Mektup çocuğun anne babası tarafından yazılmış da olabilir. (gülüyor)
Öyle olduğunu sanmıyorum.
Changmin-san, çocuklar için suç önleme kampanyasında Seul polis maskotunun
kostümünü giydin, öyle değil mi?
Changmin: Ah, çok sıcaklamıştım… Zaten yazın ortasındaydık!
(gülüyor)
Yunho: O zamanlar, senin hakkında birkaç dedikodu kulağıma gelmişti
ve senin çok sıkı çalıştığını düşünmüştüm.
27 Ekim’de geri dönüşlerini
kutlamak için “Fine collection~Begin
Again~” başlıklı albümleri yayınlandı. Bu, içinde 3 CD ve toplam 40 şarkının
olduğu büyük bir albüm. İçinde yeniden kaydettikleri 3 şarkı var ve bu şarkılar
kariyerlerinin ilk-orta dönemlerinden seçildi. Daha önceki konserlerinde çoktan
‘’Rising Sun’’ ve ‘’Why Did I Fall In Love With You?’’yu sergilemiş
olduklarından geriye en çok dikkat çeken ‘’Bolero’’ kalıyordu. Bu şarkı 2009
yılında çıktı ve söylemesi en zor aynı zamanda bir o kadar da muhteşem bir
ballad. Ve bu, şarkıyı ikisinin birlikte söylediği ilk sefer. Changmin 2015
yılındaki SMTOWN konserinde hoobeleriyle birlikte bu şarkıyı söyledi ve fanlar
Bolero’yu Yunho ile birlikte söylemesi için de tezahürat ettiler. Ama bu
şarkıyı albüme dahil etmelerinin ardındaki nedeni çok iyi görebiliyorum. ‘’Biz,
geçmişteki bizden daha da yüksek yerlere yürüyeceğiz!’’
Yunho: O SMTOWN konserinde gördüğünüz gibi, şarkıyı üç kişi
söylüyor, öyle değil mi? Ama bu sefer şarkıyı sadece ikimiz söyledik. Birkaç
büyük sorunla başa çıkmamız gerekti ama şarkı çok anlamlı… Ayrıca kendimizi
test etmek istedik.
Changmin: Şarkıyı ikimizin de ayrı ayrı söylediği bazı geçiş
yerlerinde nefes almaya bile vaktimiz yok. (gülüyor)
Yunho: Evet, şarkıyı söylemek için sıraya girmekle meşgul
olduğumuzdan nefes almaya vakit yok. (gülüyor) Changmin’le birlikte sıkı bir
mücadeleye girdim ve bu şarkıyı söylerken ‘’Biz bu işin altından nasıl
kalkacağız ve nasıl herkesi etkilemeyi başaracağız?’’ diye çok düşündüm. Sözlere
gelince, her cümle ve akış üzerinde büyük bir ciddiyetle kafa yorduk. Umarım
hepiniz şarkıyı dinlediğinizde, Tohoshinki’nin merdivenden bir basamak daha
yukarı çıktığını görebilirsiniz. Şarkıyı duyunca çok nostaljik hissedeceksiniz
ama aynı zamanda yeni bir şeyler olduğunu da fark edeceksiniz diye düşünüyorum.
Bu şarkıya gerçekten çok güveniyorum.
Changmin: İkimizin de finalde çıkan ürünü dinlemesi için bir şansı
olmadı bu yüzden ben de dinlemek için dört gözle bekliyorum.
Yunho: Şarkıyı ikimiz tek başımıza söylemeye karar verdiğimizde,
doğrusu yapabileceğimizden pek emin değildim. Ama vokallerimizi duyduktan sonra
‘’Ah, bu şarkı şu an ikimize de çok uyuyor.’’ Diye düşündüm. Bence insan olarak
da erkek olarak da biraz daha büyüdük, vokallerimizin bu şarkıya çok uyduğunu
düşünüyorum. Eğer bu şarkıyı ikimiz… Geçmişte söylemeye çalışsaydık bir şeyler
eksik kalacaktı.
Şarkıyı canlı performanslarınızın
birinde dinlemek isterim
Yunho: Konserde mi? ^^ Biz daha önce ‘’Rising Sun’’ ve ‘’Love in
the Ice’’ şarkılarını sahneledik. Başlangıçta herkes bu şarkıları ikimizin
söylemesinin imkansız olduğunu düşünüyordu, ama başardık. Çünkü biz
Tohoshinki’yiz!
Vakit ilerledikçe doğal olarak
söz, Kasım’ın 11’inde başlayan dome turuna geldi. Bu sefer Japonya’nın 5 büyük
şehrinde 14 konser verecekler, ve totalde 650.000 izleyici bekliyorlar. Bu
kadar uzun bir boşluktan sonra böyle rakamlarla oynayabilecek çok fazla Japon
sanatçı bile yok. Turneleri henüz başlamadığı için çok fazla bir şey
söyleyemiyorlar ama birkaç ipucu koparmayı başarıyorum.
Yunho: Ara vermeden önce, canlı konserlerimizin nasıl olması
gerektiği ya da bir dahaki sefere ne yapmak istediğimiz başlıkları üzerinde
uzun uzun tartıştık, bu yüzden bu sefer, herkese neler planladığımızı ve
düşüncelerimizi göstereceğiz. Fanlarımızın en sevdikleri şarkıları yeni
versiyonlarıyla sergileyebileceğiz. Daha önce sistematik ve teknolojik olarak
denemediğimiz bir şeyi de bu sefer kullanmak istedik. Herkesin neler yapmak
istediğini oy birliğiyle belirliyoruz.
Bu sefer yeni bir albüm
yayınlamadınız, bu yüzden şarkı listesini hayal edemiyorum. Bu seferki sanki
biraz ‘’Tohoshinki’nin en iyi parçaları’’ tarzında bir şey. Bence bu sefer
herkes şarkılarınıza ilk seferden itibaren heyecanlı bir şekilde tezahürat
edebilecek.
Yunho: Evet, öyle umuyorum. Ama aynı zamanda müthiş bir riskle de
karşı karşıyayız (gülüyor) elimizden gelenin en iyisi yapmamız gerekiyor.
Changmin: Her halükarda, söyleyeceğimiz şarkılar çoğunlukla bu
albümden olacak. İzleyicilere iyi bir sahne vermek durumundayız ve umarım
bundan keyif alabiliriz. ‘’Ah, biz bu şarkıyı çok severdik’’ der gibi. Umarım
böyle düşüncelerle performans sergileyebiliriz.
Yunho: Şarkı listesi neredeyse tamamlandı ama benim bunu kendimiz
için zorlaştırıp zorlaştırmadığımızla ilgili endişelerim var. Sanki biraz sınırlarımızı
zorluyor gibiyiz (gülüyor) Bu gerçekten Tohoshinki’ye uyan bir şey. Ama
izleyicilerimizin tarafından baktığımda, bence harika bir set list oluşturduk
ve elimizden gelenin en iyisini yapacağız.
Canlı performanslarını
oluştururken üzerinde durdukları prensip, personellerinin onlar için
hazırladığı set listten ibaret. Ama üyeler takıma katıldıktan sonra, sergilenebilecek
en iyi sahne için çeşitli oynamalar ve düzenlemeler yapacaklar. Bu yüzden personellerin
hazırladığı liste %60 oranında tamamlanmış sayılıyor. Kendi fikirlerini ve
başka çeşitli fikirleri de plan üzerine yansıtıp sahnede parlatacaklar.
Bence fanlarınız sahne
oluşturmada büyük payınızın olduğu performanslarınızı görmek için sabırsızlanıyordur.
Gelecekteki sahnelerinizde de rollerinizin değişeceğini düşünüyor musunuz?
Yunho: Sahne yönetmenimiz Sam-san’a sormamız gerekiyor ve onun her
zaman bizim ana sahne yönetmenimiz olacağını da eklemek istiyorum. Ama elbette
fikirlerimizi birleştirmek için ona soracağız üstelik bu sefer bazı kısımlar
neredeyse %100 benim bireysel fikrime göre düzenlendi.
Changmin: Ben gerçekten ‘’Benim istediğim gibi de olsun!’’ diye
inatlaşmayı sevmiyorum. Harika bir konser olduğu sürece, benim fikrim öncelikli
olarak düşünülmüş ya da düşünülmemiş pek umurumda değil. Birçok buluşma olması
ve en iyi fikirle çalışmamız daha önemlidir diye düşünüyorum.
Dansçılarınızı ve band
üyelerinizi görme şansınız oldu mu?
Yunho & Changmin: Henüz olmadı.
Changmin: Ara sıra birbirimize mail atıyorduk. Pekâlâ… Bu benim
kişisel gözlemim. ‘’One Piece’’ animesinde, Rufy’nin ‘’Birbirimizi iki yıl
sonra tekrar göreceğiz!’’ dediği bir sahne vardı ve sonra hepsi ayrılmışlardı.
Biraz bizim durumu andırıyor… Gerçekten beni çok etkileyen bir sahne olmuştu.
Bu yüzden bazen aklıma geliyor ya da açıp izliyorum. ‘’Hepimiz sıkı
çalışacağız, güçleneceğiz ve iki yıl sonra tekrar burada buluşacağız.’’ Bence
band üyelerimiz ve dansçılarımız için de durum böyle.
Konser demişken, duyduğuma göre
ikiniz birlikte hoobeleriniz olan SHINee’nin Tokyo Dome konserini izlemeye
gitmişsiniz.
Yunho: Evet bu benim Tokyo Dome’a bir izleyici olarak ilk gidişimdi
ve çok şey öğrendim. Sahne ve izleyici koltukları arasındaki mesafe, atmosfer,
bizim ve dansçıların çalıştığı kısım ya da kalabalıkla nasıl bağlantı
kurabileceğimiz… Aslında aramızda biraz mesafe var, eğer çarpıcı bir etki
yaratmak istiyorsak biraz daha dramatik hareket etmeliyiz öbür türlü
ihmalkârlık olur. Ve elbette SHINee’nin konseri harikaydı, çok keyif aldım. Ama
konser sırasında ‘’Belki biz de şöyle ya da böyle yapmalıyız.’’ Diye düşünüp
durdum. Sanırım onların konserlerinde bazı şeyleri ölçüp biçmeye olanak buldum
ve bu harika bir deneyim oldu. Gerçekten.
Changmin: SHINee’yi hoobelerimiz olarak görmüyorum onlar benim en
sevdiğim grup bu yüzden sadece konserlerinin tadını çıkardım. Ama Yunho’nun da
dediği gibi aynı zamanda kendi turnemiz ve neler yapmamız gerektiği hakkında da
düşündüm… Sürekli bunu ve şunu da yapmalıyız diye aklımdan geçirip durdum… Bu yüzden
heyecan ve ilham verici bir anı oldu.
Şimdi Yunho 31, Changmin ise 29
yaşında. Japonya’ya ilk geldikleri zaman henüz çocuk olduklarından artık Ara-sa
nesline giriş yapmış bulunuyorlar (Ara-sa 30’lu yaşların civarında olanlara
kullanılan Japonca bir terim) Ara-sa’nın ne olduğunu tam olarak bilmiyorlardı
ve öğrendiklerinde kafaları patlayıncaya kadar güldüler!
Changmin: 30’lu yaşlarda olanlara Ara-sa mı deniliyor? Bu da ne ?
Çok garip ya! (kahkaha patlaması)
Kulağa garip mi geliyor?
Yunho: Benim için problem yok, Ara-sa! (gülüyor)
Fiziki eğitim, şeklinizi korumak,
sağlığınızı korumak… Bunlar artık eskisinden daha çok dikkat etmeniz gereken
şeyler.
Yunho: Evet, açıkçası öncesinde sağlıklı olmakla fazla ilgilenen
biri değildim ama bu iki yılda çok fazla egzersiz yaptım ve şu anda da bunu
sürdürüyorum. Bu yıl Haziran ayında Tohoshinki şarkılarını SMTOWN konserlerinde
solo söyledim bu yüzden düzgün bir vücut şekli için çok çalıştım. Benim için
iyi oldu bu yüzden spor salonunda vücut çalışmayı sürdüreceğim.
Sanırım Yunho-san geri dönüş için
hazırlanırken rahat bir 7 kilo kaybetti. Ama görüyorum ki, diyetten ziyade
egzersizler sayesinde böyle zayıflamışsın.
Yunho: Evet, eğer egzersiz yapmaya güç kazanmak ve biraz daha esnek
olmak için odaklanırsanız doğal olarak kilo veriyorsunuz.
Peki ya sen Changmin-san?
Changmin: Ah… Ben son zamanlarda… Hava değişikliğini seviyorum.
Hava değişikliği mi?
Changmin: Evet, tıpkı bugünkü gibi, tüm gün stüdyoda fotoğraf
çekimlerim vardı bu yüzden temiz hava almaya vakit bulamadım. Bu yüzden dışarı
çıkmayı ve taze havayı içime doldurmayı seviyorum. Bazı yerlerime akupunktur
iğneleri koyuyorum ve esneme hareketleri yapıyorum… Son günlerde böyle yeni
şeyler deniyorum. Ah, ayrıca karbonhidrat tüketimimi de sınırlandırmaya
çalışıyorum. Artık önceden yaptığım gibi sıkı diyetlere girmiyorum. Ama
çalışırken karbonhidrat alımını en aza indirmeye çalışıyorum… Ama ara
verdiğimizde tıpkı bir domuzcuk gibi şişeceğim. Ancak, çok az yemenin de
domuzcuk gibi şişmanlamanın da insan sağlığı için iyi olmadığını duydum. Bu
yüzden ara verdiğimiz zamanlarda da yediğim karbonhidrat miktarını azaltacağım…
Evet.
Yunho: Bence ben eskisinden daha az yiyorum. Artık daha az
karbonhidrat ve daha çok protein tüketiyorum. Gerçekten çok iyi bir et
tüketicisiydim ama son zamanlarda sebze ağırlıklı besleniyorum. Ve konu biraz
raydan çıkabilir ama eskiden sadece buzlu çikolata içerken artık Americano
içiyorum.
Oh, yani tat alma cisimciklerinde
seninle birlikte büyüyüp olgunlaşmış…
Yunho: Evet, teşekkürler. Hâlâ içlerinden bazılarını çocuk olarak
saklıyorum ama… (gülüyor)
Changmin: Buzlu çikolata içmeye bir son verdiğin için mutluyum. O
şey yüzünden o kadar hızlı kilo alıyordun ki endişelenmeye başlamıştım.
Dünya çok hızlı değişiyor ve
tabii ki bu eğlence dünyasına da etki ediyor. Değişen bu dünyada neyi aynı
tutmak neyi saklamak istiyorlar?
Yunho: Evet, doğru. Fanlarımızla birlikte almış olduğumuz bu yol,
sadece Tohoshinki’nin sahip olduğu bir
gurur… Bu yüzden bunu herhangi bir ödün vermeden aynı şekilde tutmak istiyorum.
Changmin: (derin bir onaylamayla kafasını sallıyor)
Yunho: Şahsen, Tohoshinki’nin insan olan tarafını göstermenin çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Herkese umut ve cesaret vermek için, daha iyi bir
insan olmak zorundayım. Ben çok hassas biriyim ve çok fazla düşünmeye aşırı
eğilimli bir insanım, bu yüzden daha basit ve pozitif bir insan olmak
istiyorum. Bence bu değiştirmek istediğim kısım. Ben bir şeyi kafama koyduğum
zaman kesinlikle yaparım ama karar verene kadar… Pekâlâ kan grubum A olduğu
için oradan beni anlayabilirsiniz. (gülüyor) Hangi yolu seçeceğime karar vermek
benim için çok zor oluyor. Çok fazla olanağı düşünmekten odaklanmamı kaybediyorum.
Tohoshinki için en iyisi nedir? Denemek tamam ama gerçekten Tohoshinki’nin
kendine has özel rengini korumak istiyorum. Ek olarak, yakın bir zamanda
Changmin benim sorumluluklarımdan bahsetti. Her zaman sahip olduğum
sorumlulukları kalbimde tutacağım.
Changmin: Değiştirmek istemeyeceğim şey, çevrem ve onlara olan
minnettarlığım. Şu an hissettiklerimi değiştirmek istemiyorum. Fanlarımız,
personellerimiz, benimle ve etrafımda olan her şey… Bütün bunların benim için
ne kadar önemli olduğunu anladım ve bu hisleri içimde tutmaya devam etmek
istiyorum.
Eğer doğru anladıysam, sen kendin
değişmek istemiyorsun. Bu etrafını veya çevrendekileri değiştirmekle ilgili
değil…
Changmin: Evet, doğru. Değiştirmek istediğim şey… Açıkçası çok
büyük dileklerim yok. Ama her gün ‘’Bugünün dünden daha iyi olmasını
diliyorum.’’ Diye düşünüyorum. ‘’Umarım bugün, dünden daha iyi bir gün olarak
karşılar beni.’’ Sanırım benim dileğim bu.
Eskiden Changmin ‘’ Eğer Yunho
hayallerini kovalayan biriyse ben de onun yanında koşan ve hayallerinden bir
ısırık alan kişi olacağım.’’ Der ve herkesi güldürürdü. Yunho tutkuyla dolu bir
adam, ve kendi hayallerine odaklanmış biri. Changmin, Yunho’dan gerçekten çok
farklı fakat son zamanlarda onun da bir hayali varmış.
Changmin: Mesela, gerçekten müzik üzerinde çalışmak ve ona
odaklanmak istiyorum. Müzik dinlediğim zaman, şarkıda hangi enstrümanların
kullanıldığını bilmeyi ve ritimle şarkı söyleyebilmeyi isterdim. Sadece şarkı
söyleme aralığının genişliğiyle ilgili değil ama her aralıkta mükemmel
söyleyebilmeyi ve kendi şarkılarımı söyleyebilmeyi çok isterdim. Müzik benim
işim ve hobim. Her iki yönden de kendi yaptığım işten keyif alabileceğim
aktiviteler olmasını diliyorum. Eğer daha iyi şarkı söyleyebilirsem,
yaşlandığımda bile bu işten keyif alacağım. Bence bu müziğin neşesiyle ilgili.
Hayallerinizden bahsetmişken, 3
yıl önce bu dergiye verdiğin röportajda bir gezi yapmak istediğini
hatırlıyorum. Dileğini gerçekleştirebildin mi?
Changmin: Evet! Avrupa’ya gittim. Gerçekten izlemek istediğim bir
futbol maçını izleme fırsatı yakaladım. Ayrıca daha önce hiç yemediğim şeyler
yedim. Daha önce hiç gözlemleyemediğim, yabancı bir kültürün tadını çıkardım.
Bence bu deneyimler sanatçı kişiliğim için de iyiydi bu yüzden fırsatım ve
zamanım oldukça gidebildiğim kadar çok yere gitmek istiyorum.
Yunho: Sanırım o zamanlar, ben de Las Vegas ya da LA’ye birkaç şovu
izlemeye gitmek istediğimi söylemiştim. Ama ne yazık ki fırsat olmadı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, terhis olur olmaz bir geziye çıkabilmeyi
planlıyordum. Ama Meloholic isminde bir dizi çekmem gerekti. (gülüyor) Bu yıl
da yine gidebilmem pek mümkün görünmüyor ama gelecek yıl bir haftalık bir
boşluğumu bu yerlere geziye gitmeye ayırmak istiyorum.
Onlarla röportaj yaptığım gün,
‘’Ta-da-i-ma!’’ (geri döndük, eve geldik) kelimesini fazla kullanmadılar. Basın
konferansında ve Haziran ayında yapılan SMTOWN konserlerinde de duyamadık. Ben
röportajı bitirdikten sonra Yunho-san koltuktan kalktı bu yüzden acaba
söyleyecek mi diye onu kontrol ettim. Ve o ‘’Evet, kasıtlı olarak.’’ Deyip
gülümsedi. Tam o anda ne demek istediğini anladım. Ta-da-i-ma medya
aracılığıyla ya da diğer sanatçılarla birlikte oldukları bir sahnede söylenmesi
gereken bir kelime değildi. Direk olarak kendi fanlarına söyleyebilecekleri ve
konserleri için sakladıkları bir kelimeydi.
YAN HİKAYELER:
Son zamanlarda en çok ne tür
müzikler dinliyorsun?
Y: Şu sıralar daha çok Kore ve Amerikan dizilerinin OST’lerini
dinliyorum. Oldukça rastgele. Bu hikaye için neden bu müziği seçtiklerini
anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.
C: Ben neo soul müzikleri dinlemeyi seviyorum. Son zamanlarda
dinlediğim D’Angelo gerçekten iyiydi. Ayrıca bugünlerde klavyeyle Maroon5 çalan
PJ Morton’a da kapılmış durumdayım.
En son okuduğun kitap neydi?
C: ‘’Çok Fazla Düşünüyorum’’ diye bir kitap okudum psikoloji
hakkındaydı. Bir arkadaşım ‘’Bana seni hatırlattı…’’ diyerek bana hediye
etti.(gülüyor)
Y: Ben, Küçük Prens’in yazarı Saint-Exupéry’nin biyografisini
okudum. Diğer kitapları ilk olarak Japonya’da yayınlanıyor. Konfüçyüs ve
Analects’deki öğrencileri arasındaki sohbet ve iletişimle ilgiliydi. Karmaşık
bir kitaptı.
Yunho daha önce, arkadaşlarıyla
birlikte icat ettiği bir ürünün patenti için başvurduğunu söylemişti. Ve büyük
sürpriz, patent almaya hak kazanmışsın, hâlâ bir şeyler icat etmekle ilgilenip
ilgilenmediğini soracaktım…
Y: Evet, son zamanlarda cep telefonları için bir sürü şey yaptık.
Patentini aldığımız ürünü Amerika’da yapmaya başladık ve bir miktar para
kazandık! Eğer bunun hakkında konuşmaya başlarsam muhtemelen duramayacağım…
Eğer fırsat olursa bir dahakine uzun uzadıya anlatırım. (gülüyor)
Changmin Yunho’nun yanında
oturmuş onu dinliyordu…
C: Böyle şeyler olduğunu bilmiyordum!
Üç gün önce birlikte içmişsiniz…
Y: Bu çocuk çok fazla içebiliyor. (gülüyor) Ben de iyi bir
içiciyimdir. Son günlerde şarap içmeyi seviyorum.
Sarhoşken birbirinizle fazla
konuşuyor musunuz?
C: İçiyor olsak da olmasak da, ne yaparsak yapalım birbirimizle çok
fazla konuşuyoruz…
Daha sonra Changmin biraz özür
dileyen bakışlarla baktı ve sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyor gibi bir
hâli vardı…
Affedersin Changmin, çok şapşalca
bir soruydu, değil mi? ^^
SON SÖZ:
Kameraman yan yana duran ikiliye
seslenince, beklendiği gibi, Yunho önce gitti ve Changmin onun ayak izlerini
takip etti. Onları yönlendirsek de, aynı şeyi yapmalarını söylesek de bir
anlamı yok. Her şey her zaman bu sırada ilerler. Sanırım böyle alışmışlar.
Aynısı röportajlara da yansıyor,
Yunho liderliğe daha çok uyuyor çünkü diğerlerini yönlendirebilir ve hedefleri
hakkında konuşur ve Changmin bütün bunları pratiğe dökmeye daha çok uyuyor
çünkü diğerlerine Yunho’nun hedeflerini ve yönlendirmelerini, herkesin
sindirebileceği cümlelerle açıklayabilir. Bu rol dağılımı çok daha
gözlemlenebilir hâle geldi ve Tohoshinki’ye istikrar kazandırdı. Başarının, bu
ikisinin birbiriyle tamamen zıt kişiliklerinden kaynaklandığı gerçeği ne kadar
da can alıcı…
Eğlence dünyasında sadece 5-6 yıl
geriye gittiğinizde, kariyerlerinin zirvesinde olan bazı gruplar bugün çoktan
eridi ve bazıları da kariyerlerine devam edebilmek uğruna baştan aşağı bütün
stillerini değiştirdiler, ve çok azı bu değişiklikten sonra ayakta kalabildi.
Böylesine kırılgan bir dünyada inanılmaz bir adanmışlıkla iki yıl boyunca
kendilerini bekleyen fanlarından bahsediyorlar. Fanların penceresinden bakınca,
onlar sadece sevdikleri insanları beklediler. Ama Tohoshinki, insanların ve
dünyanın çok fazla değiştiğinin farkında.
Eğlence dünyasını düşündüğümde,
çoğunlukla, ‘’Çalışmayı seviyorum bu yüzden sanatçıyı seviyorum’’ u ‘’Sanatçıyı
sevdiğim için çalışmayı seviyorum’’ a tercih ederim. Ama canlı konserler,
sanatçıların gerçek kişiliğini açığa çıkarıyor. Bu yüzden Tohoshinki’nin neden
canlı performanslara dayalı ünüyle zirvenin yıldızı olduğunu anlamak zor değil.
Onlara, bir gazeteciden duymak istemeyeceği türden sorular sormam gerektiği
zamanlarda bile, dürüst ve kibar olmayı sürdürüyorlar. Bence çalışmalarını
tamamlayan kişilikleri ve insaniyet bakımından güçlü olmaları ki insanları cezbeden de bu zaten.
Eng Trans by: @beriko0214