TVXQ ve AERA dergisinin, Ocak 2018 sayısı için yaptığı işbirliğinden
röportaj kesiti…
‘’Tokyo Dome sahnesinde koştuğum zaman hep stadyumun ne kadar
büyük olduğunu düşünüp duruyorum!’’ –Yunho
Turneleri boyunca Yunho, fitness salonuna gitmeyi ihmal
etmedi ve bu sayede iyi bir vücuda tekrar kavuştu.
Changmin’in vücudundaki yağ oranı sadece %9… ‘’Belki de bu
yüzden hep üşüyorumdur.’’ Diyor.
Kırmızı arka fonun üstündeki harika çiçekler.
‘’Vay! Bu harika, Ninagawa-san
burada!’’ Yunho arkadaşça gülümsüyor. Fotoğraf çekimleri sırasında Yunho, soyunma
odasında kalmaktansa personellerle muhabbet ediyor ve AERA’nın geçen ayki
sayısını karıştırıyor.
‘’Yaşım 50’ye geldikten sonra ne
yapacağım? Bir yarış arabası sürücüsü mü? Hayır, bu imkansız.’’
Kendi kendine şaka yapıyor.
Diğer yandan Changmin genellikle sessiz ve stüdyoda oturmayı
tercih ediyor. Aurası ortamın atmosferini sıcak ve rahatlatıcı bir hâle
getiriyor. Fakat röportaja başladığımızda kalbinden geçen her şeyi dışa vurdu
ve sözleri birazcık iğneleyiciydi. Konuşmasını bitirdiğinde kafasını eğiyor ve
yüzüne utangaç bir gülümseme koyuyor. Changmin’in karakterindeki bu
farklılıklar onun en çekici yanı.
İki yıllık bir boşluktan sonra, bu yıl Ağustos ayında
aktivitelerine geri döndüklerini resmen ilan ettiler. Şimdi Japonya’da 5 Dome
stadyumunu kaplayan bir konser turnesindeler. Sırf hislerini iletebilmek için,
dev mekanların içinde 3.5 saat boyunca bir uçtan diğer uca, hiçbir köşeyi
atlamadan koşturuyorlar.
‘’Bizim için bekleyen tüm fanlarımıza, sizlere minnettarlığımızı göstermek
istiyoruz…’’ ‘’Fiziksel becerilerim...’’
Changmin bir şeyler söylemek için lafa başladı ama sonra
aniden durup kafasını salladı.
‘’Yakında 30 yaşında bir adam
olacağım. Kemiklerim ve bağırsaklarım da 30 yaşında olacak. Geçen zamana karşı
koyamam. Bunu kabul etmek zorundayım.’’
Ondan önce 30 olan Yunho konuşmaya başladı…
‘’Pekâlâ, vücudumuz belli bir
derecede gerilemiş olabilir ama sen fiziksel becerilerindeki bu kaybı tutkunla
kolayca kapatabilirsin.’’
TRF takımında Sam, çok uzun zamandır Tohoshinki’nin sahne
yönetmenliğini yapıyor. Fakat bu sefer Sam, sahne dizaynına katkıda bulunmak
isteyen Yunho’nun da fikirlerini aldı.
‘’Las Vegas’taki bazı sahneleri
izledim ve tasarım koleksiyonlarını okudum. Sadece tek bir eşsiz sahne
yaratmaktansa ileride de kendi hassasiyetimi sahne düzenine katabilmek
istiyorum.’’
Hiç pratik bir fikir var mı aklında?
‘’Hımm, pratik bir planım olduğu
zaman size söyleyeceğim. Fikirlerimi hayata geçirebileceğimden emin olana dek
onları kimseyle paylaşmam.’’ (gülüyor)
TOHOSHINKI
Şu anda olmamız gereken
yerdeyiz. ‘’O-ka-e-ri’’ (Tekrar hoş geldiniz) kelimesi kalplerimize çok
derinden dokundu.
Muhabir: Mieko Sakai (MS)
MS: İki yıllık boşluğunuzdan sonra bir konser turnesinin
ortasındasınız. Verdiğiniz aradan sonra, fanlarınızın ışıklı çubuklarla
yarattığı ‘’Kırmızı Okyanus’’u görmek nasıl hissettirdi?
CM: İki yıl boyunca sadece rüyalarımda
görebildiğim Kırmızı Okyanus’u artık tam gözlerimin önünde görebiliyor olduğuma
hâlâ inanamıyorum. Elbette derinden etkilendim. Vaov sonunda… Artık gerçekten
de sahnedeyim. Böyle bir şey işte… Açıklaması zor. İçimden bir ses ‘’Burası
bizim ait olduğumuz yer…’’ dedi. Gerçekten mutluyum.
YH: Bu turneden önce, bizim için bekleyen
fanlarımız, ya bizi bu hâlimizle gördüklerinde hayal kırıklığına uğrarlarsa
diye çok endişelendim. Ama bir kez sahneye çıktığımızda bize doğru nasıl
baktıklarını görünce ‘’Ah, iyiyiz.’’ Diye düşündüm. Fanlarımız iki yıl önce
birlikte verdiğimiz sözü hatırlamıştı ve bizi ‘’O-ka-e-ri’’ diyerek
selamlıyorlardı. Çok mutlu oldum.
MS: O kadar zamandan sonra ilk kez birlikte sahnedesiniz.
Birbirinize olan uyumunuz nasıl?
YH: Evet, bence eskisinden daha kolay
(Changmin’e dönüyor) öyle değil mi?
CM: Evet katılıyorum. Bence iki yıllık
boşluğumuz o kadar da ciddi bir olay değildi. Çünkü biz her gününü birlikte
geçirdiğimiz 10 yıllık bir geçmişe sahibiz. Ama elbette, iki yıl önceki bizle
kıyaslandığımız zaman değişen şeyler var. Şahsen ben, artık birbirimizi daha
derin bir seviyede anlayabildiğimi ve hissettiğimizi düşünüyorum. Bir şişe
şarabı referans alırsam, bizim ilişkimiz bu geçtiğimiz iki yılda olgunlaştı,
yaşlandı yani bence şarap gibi yıllandı. Pekâlâ, sanırım havalı olayım derken
biraz fazla kastım. J
MS: 20 Aralıkta çıkacak olan yeni şarkınız ‘’Reboot’’ size
çok uyuyor.
*Reboot: Yeniden başlatmak.
YH: Bence performansımızı çekici kılan
şey bizi maksimuma çıkaran dans numaralarımız. Kendine güvenen ve asil sesler
veren, koroda ise çok farklı bir çizgi izleyen bir melodi. İlginç bir şarkı.
CM: Her şey, kayıtlar ve klip çekimleri,
hepsi kusursuzca işledi. Bu MV’de çok fazla bilgisayar grafiği kullanıldı ve
çekimler sırasında inanılmaz etkilendim. ‘’Vay be, modern CG teknikleri cidden
mükemmel!’’
YH: Ben epey eğlendim ve güldüm. Müzik
videosunda görünen şu şahin yüzünden. Çok havalıydı.
MS: Sözlerde şöyle bir kısım var; ‘’ Geleceğimi
kendim seçeceğim ve kendim karar vereceğim!’’ Tohoshinki’nin geleceğini ve
kendi geleceklerini yaratmakla ilgili planlarınız nelerdir?
YH: Bu konu hakkında Changmin ile çok
fazla konuştum. Şöyle ki, deli gibi ter akıtırken birlikte katetmiş olduğumuz
bir yol var. Şimdi birlikte zaman geçirirken ve etkileşim içindeyken, bizi
destekleyen fanlarımızla, geleceğimize doğru ilerleyen yeni bir yol oluşturmak
istiyoruz.
CM: Benim için, geleceğe odaklanmaktan
ziyade, yavaşlamak ve bir günü bir gün şeklinde yaşamak daha iyi olurdu bu
saatten sonra. Ve bu şekilde, er geç geleceğimi elde etmiş olurum. Bu kolayca
vazgeçmek gibi bir şey değil, ‘’Ah
tamam, bu kadarı yeterli.’’ Gibi bir durumdan söz etmiyorum. Tabii ki her gün elimden
gelenin en iyisini yapıyorum. Evet… Biraz belirsiz mi konuştum ne?
YH: Bence %100 olmamak iyi bir şey. Her
gün elimizden gelenin en iyisini yaparsak, sonunda bütün bu sıkı çalışmalar
birleşir ve dolu dolu yaşamış oluruz. Üzgünüm, kulağa biraz kibirli gelmiş
olmalıyım, öyle değil mi?
MS: Öncesinde sizin iki yıllık boşluğunuzla ilgili planlar
yapmış olduğunuzu varsayıyorum. Bu süreç boyunca da kafanızda bazı şeyleri
oturtma fırsatı buldunuz. Şimdi, böyle özel bir zaman aralığı daha olmadıkça çıkmış
olduğunuz bu sonsuz geziye devam edeceksiniz. Tohoshinki ve bireysel
kariyerleriniz için düşündükleriniz nelerdir?
YH: Ara verdiğim zaman süresi boyunca
geçen 10 yılımı düşündüm. İnsanlar moda trendlerinin 10 yılda bir kendini
tekrarladığını söyler. 2015 yılında Japonya çıkışımızın 10. Yılını kutladık.
Aynı yıl aktivitelerimizi durdurduk. O zaman, bir sonraki 10. Yılımda nasıl
olacağımı düşündüm ve bazı notlar aldım.
MS: Neler yazdın mesela?
YH: ‘’Tohoshinki olmaya devam edeceğim!’’
ve ‘’Herkesi Tohoshinki’yi sevmeye devam ettikleri için mutlu etmek adına
elimden gelenin en iyisini yapacağım!’’ Bu tip şeyler yazdım.
CM: Ben o zamanlar şimdiye nazaran daha
küçük olduğumdan, çok fazla spesifik planlar yapmadım. Ya da bir şeyleri yapmak
için kendime zaman sınırı koymadım. Biraz anı yaşayanlardanım… O an ilgimi
çeken ya da hemen yapmam gereken şeylere odaklanmayı severim.
MS: Öyleyse şu an ilgini çeken nedir?
CM: İş hakkında konuşmak, elbette, şu
sıra konser turnemizle ilgileniyorum. Nasıl bütün fanları mutlu edecek şekilde
en iyi performansı sergilerim? Özel hayatımda ise kendimi daha geniş bir bilgi
birikimine sahip olabilmek için yetiştiriyorum. Herkese ne kadar bilgili
olduğumu gösterebilmek için değil, oldukça akıllı biri olmayı isterim fakat insanların
ne kadar akıllı olduğunu söylemesine, başarılarının kanıtlarını göstermesine ya
da kibirli olmasına gerek yok diye düşünüyorum. Parlaklığınız ve sağduyunuz
kendi kendini gösterecektir zaten. Binaenaleyh, son günlerce çok farklı
türlerden kitaplar okuyorum. Örneğin yemek, felsefe ve deneme türlerinden…
MS: Bir zamanlar kitap kurdu olduğunu duydum.
CM: Eskiden kendimi kitap okumak için
zorlardım. Ama şu son iki yıldır okumanın beni gerçekten mutlu ettiğini fark
ettim. Kitap okumak benim için rutin haline geldi. Okumayı planladığım bir sonraki
kitap Lee Ki Joo’nun ‘’Kelimelerin Zarafeti’’ kitabı. Dilin, kişinin haysiyetini
ortaya çıkarmakta önemli bir faktör olduğu hakkında. Bu gerçekten ‘’shibui!’’
YH: Vaov! Gerçekten ‘’shibui!’’
Shibui: Estetik yönden
zengin olan kavramları anlatmak için kullanılan eski moda bir kelime. Japonya’da
bu kelimeyi kullanan çok fazla Japon bile kalmadı…
MS: En sevdiğiniz kitap hangisidir Yunho-san?
YH: Ne? Ben mi? Ben kitaplardan ziyade
tecrübelerimden bir şeyler öğrenme taraftarıyım.(gülüyor) Bir yandan
çalışıyorum da tabii ki. Sahne dizaynı ve düzenlemesi üzerine çalışıyorum.
Önceden Gökkuşağı Köprüsünü gördüğüm zaman ‘’Gece manzarası çok güzel. Ah, gerçekten
Japonya’dayım!’’ Diye düşünürdüm. Ama şimdi ‘’Ah, bu güzel manzarayı
oluşturabilmek için çalışan bir sürü insan var!’’ diye geçiriyorum aklımdan. ‘’Bu
binanın mimarisi epey ilgin duruyor.’’ Bazen gözlerim bu tip şeyler yakalıyor
ve kendi yeteneğime de şaşırıyorum.
MS: Olgunlaşmış olduğunu mu söylüyorsun?
YH: ayır, öyle bir şey değil… Sadece ‘’Ah,
bunu fark ettin Yunho!’’ gibisinden… (gülüyor)
CM: Evet. Hâlâ gidecek çok yolu var.
(gülüyor)
MS: Yunho-san şimdi 31 yaşında ve Changmin-san da bu Şubatta
30 yaşına girecek. Bu yaş grubundaki insanlar toplumum merkezinde rol oynarlar.
Sizin edinmek istediğiniz roller nelerdir?
YH: 30’larınızdayken herkes sizden
profesyonelce çalışmanızı ister. Diğer insanlara, tecrübe ettiklerimi, öğrendiklerimi
ve düşündüklerimi iletebilmeyi diliyorum.
MS: Astlarınız olduğu için düşüncelerinizi belli etmek daha
kolaydır, öyle değil mi?
YH: Şey, aslında ben tam tersini
düşünüyorum. 20’lerimdeyken, genç olduğum için düşünmeden konuşuyordum. ‘’Bunu
yapmak istiyorum’’ ya da ‘’Ben böyle düşünüyorum.’’ Ama 30’larımda böyle
olmamalıyım. Söylediklerimin sorumluluğunu almam gerekir. Ağzımızdan çıkan her
bir sözün ne kadar önemli olduğunu anladım, bu nedenle kelimeleri seçerken daha
dikkatli olmam gerekir. Hâlâ düşüncülerimi belli etmek istesem ve bunu yapmam
gerektiğini düşünsem de.
CM: 20’li yaşlarıma dönüp bakınca, sadece
kendimi, ailemi ve çevremdeki insanları düşünmüşüm. ‘’Her şeyden önce
odaklanmış ve güçlü bir karaktere sahip olduğumdan emin olmalıyım.’’ Diye tembihlerdim
kendimi ve bu, benim için bile çok fazlayken diğerlerini düşünmeye elbette yer
kalmamıştı öyle ki kalbimi tamamen bununla doldurmuştum.
MS: Şimdi bu özelliğini değiştirdiğini düşünüyor musun?
CM: Evet, vizyonumun öncekine göre çok
daha geniş olduğunu hissedebiliyorum. Neredeyse 30 oldum artık. Şu andan itibaren,
eğer birinin yardıma ihtiyacı olursa, o kişiye elimi uzatacağım. Ayrıca
toplumumuzdaki sorunlarla da ilgilenmek istiyorum. Eğer bu toplumu daha iyi bir
hâle getirmekte gücümün yeteceği bir şey varsa bu fırsatı oldukça aktif bir
şekilde katılım göstererek değerlendirmek istiyorum.
YH: Vay canına! Changmin’den böyle sözler
duyabilmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. İnanılmaz etkilendim. Hâlâ 29
yaşında ama böyle şeyler düşünebiliyor. Gerçekten çok hoşuma gitti.
MS: Tıpkı üst takımdan biri gibi konuşuyorsun. Eğer siz
ikiniz bir şirkette çalışsaydınız o zaman yönetici memur Yunho-san mı olurdu?
YH: Bundan pek emin değilim.
CM: Ahahahah! Ne kadar hızlı ve kesin bir
cevap verdin. Bu soruyu ilk duyduğum zaman, genel müdürlük pozisyonunun sana
çok uyacağını düşünmüştüm. Şirketin en üst kademesindeki insanlarla genel
personel arasında bir köprü kurabilirdin.
YH: Hâlâ bundan pek emin değilim.
Bilirsiniz, ben kendine güvenmeye çok eğilimi olan bir insanım. Ön planda
hareket ederim ve bunu kendi fikirlerimle yaparım, sağduyuyu ve benim üstüm
olan güçlü insanları görmezden gelerek üstelik. Kendi işini kendi başlayıp
bitiren, halleden bir tipim. Ve ana nokta ise pozisyonumun başlığı benim için
gerçekten o kadar da önemli olmaz.
CM: Bence ben genel personelden biri
olurdum. Ben, bir yönetici memur ya da genel müdür gibi insanlara rehberlik etmeyi
gerektirecek işlerde pekiyi sayılmam. Bu tip işleri yapabilmek için yeterli
özgüven sahibi bir insan değilim. Ben genel personelden biri oldurdum ve arka
planda elimden gelenin en iyisini yaparak hiçbir itibar beklemeden çalıştığım
yeri desteklemeye devam ederdim. (gülüyor)
Eng Trans by beriko0214
0 yorum:
Yorum Gönder