20 Şubat 2018 Salı

[RÖPORTAJ/ÇEVİRİ] TVXQ - AERA Ocak 2018 Röportajı

TVXQ ve AERA dergisinin, Ocak 2018 sayısı için yaptığı işbirliğinden röportaj kesiti…




‘’Tokyo Dome sahnesinde koştuğum zaman hep stadyumun ne kadar büyük olduğunu düşünüp duruyorum!’’ –Yunho



Turneleri boyunca Yunho, fitness salonuna gitmeyi ihmal etmedi ve bu sayede iyi bir vücuda tekrar kavuştu.
Changmin’in vücudundaki yağ oranı sadece %9… ‘’Belki de bu yüzden hep üşüyorumdur.’’ Diyor.

Kırmızı arka fonun üstündeki harika çiçekler.
‘’Vay! Bu harika, Ninagawa-san burada!’’ Yunho arkadaşça gülümsüyor. Fotoğraf çekimleri sırasında Yunho, soyunma odasında kalmaktansa personellerle muhabbet ediyor ve AERA’nın geçen ayki sayısını karıştırıyor.

‘’Yaşım 50’ye geldikten sonra ne yapacağım? Bir yarış arabası sürücüsü mü? Hayır, bu imkansız.’’

Kendi kendine şaka yapıyor.
Diğer yandan Changmin genellikle sessiz ve stüdyoda oturmayı tercih ediyor. Aurası ortamın atmosferini sıcak ve rahatlatıcı bir hâle getiriyor. Fakat röportaja başladığımızda kalbinden geçen her şeyi dışa vurdu ve sözleri birazcık iğneleyiciydi. Konuşmasını bitirdiğinde kafasını eğiyor ve yüzüne utangaç bir gülümseme koyuyor. Changmin’in karakterindeki bu farklılıklar onun en çekici yanı.

İki yıllık bir boşluktan sonra, bu yıl Ağustos ayında aktivitelerine geri döndüklerini resmen ilan ettiler. Şimdi Japonya’da 5 Dome stadyumunu kaplayan bir konser turnesindeler. Sırf hislerini iletebilmek için, dev mekanların içinde 3.5 saat boyunca bir uçtan diğer uca, hiçbir köşeyi atlamadan koşturuyorlar.


’Bizim için bekleyen tüm fanlarımıza, sizlere minnettarlığımızı göstermek istiyoruz…’’ ‘’Fiziksel becerilerim...’’

Changmin bir şeyler söylemek için lafa başladı ama sonra aniden durup kafasını salladı.

‘’Yakında 30 yaşında bir adam olacağım. Kemiklerim ve bağırsaklarım da 30 yaşında olacak. Geçen zamana karşı koyamam. Bunu kabul etmek zorundayım.’’

Ondan önce 30 olan Yunho konuşmaya başladı…

‘’Pekâlâ, vücudumuz belli bir derecede gerilemiş olabilir ama sen fiziksel becerilerindeki bu kaybı tutkunla kolayca kapatabilirsin.’’


TRF takımında Sam, çok uzun zamandır Tohoshinki’nin sahne yönetmenliğini yapıyor. Fakat bu sefer Sam, sahne dizaynına katkıda bulunmak isteyen Yunho’nun da fikirlerini aldı.

‘’Las Vegas’taki bazı sahneleri izledim ve tasarım koleksiyonlarını okudum. Sadece tek bir eşsiz sahne yaratmaktansa ileride de kendi hassasiyetimi sahne düzenine katabilmek istiyorum.’’

Hiç pratik bir fikir var mı aklında?

‘’Hımm, pratik bir planım olduğu zaman size söyleyeceğim. Fikirlerimi hayata geçirebileceğimden emin olana dek onları kimseyle paylaşmam.’’ (gülüyor)


TOHOSHINKI

Şu anda olmamız gereken yerdeyiz. ‘’O-ka-e-ri’’ (Tekrar hoş geldiniz) kelimesi kalplerimize çok derinden dokundu.

Muhabir: Mieko Sakai (MS)





MS: İki yıllık boşluğunuzdan sonra bir konser turnesinin ortasındasınız. Verdiğiniz aradan sonra, fanlarınızın ışıklı çubuklarla yarattığı ‘’Kırmızı Okyanus’’u görmek nasıl hissettirdi?



CM: İki yıl boyunca sadece rüyalarımda görebildiğim Kırmızı Okyanus’u artık tam gözlerimin önünde görebiliyor olduğuma hâlâ inanamıyorum. Elbette derinden etkilendim. Vaov sonunda… Artık gerçekten de sahnedeyim. Böyle bir şey işte… Açıklaması zor. İçimden bir ses ‘’Burası bizim ait olduğumuz yer…’’ dedi. Gerçekten mutluyum.


YH: Bu turneden önce, bizim için bekleyen fanlarımız, ya bizi bu hâlimizle gördüklerinde hayal kırıklığına uğrarlarsa diye çok endişelendim. Ama bir kez sahneye çıktığımızda bize doğru nasıl baktıklarını görünce ‘’Ah, iyiyiz.’’ Diye düşündüm. Fanlarımız iki yıl önce birlikte verdiğimiz sözü hatırlamıştı ve bizi ‘’O-ka-e-ri’’ diyerek selamlıyorlardı. Çok mutlu oldum.





MS: O kadar zamandan sonra ilk kez birlikte sahnedesiniz. Birbirinize olan uyumunuz nasıl?



YH: Evet, bence eskisinden daha kolay (Changmin’e dönüyor) öyle değil mi?


CM: Evet katılıyorum. Bence iki yıllık boşluğumuz o kadar da ciddi bir olay değildi. Çünkü biz her gününü birlikte geçirdiğimiz 10 yıllık bir geçmişe sahibiz. Ama elbette, iki yıl önceki bizle kıyaslandığımız zaman değişen şeyler var. Şahsen ben, artık birbirimizi daha derin bir seviyede anlayabildiğimi ve hissettiğimizi düşünüyorum. Bir şişe şarabı referans alırsam, bizim ilişkimiz bu geçtiğimiz iki yılda olgunlaştı, yaşlandı yani bence şarap gibi yıllandı. Pekâlâ, sanırım havalı olayım derken biraz fazla kastım. J






MS: 20 Aralıkta çıkacak olan yeni şarkınız ‘’Reboot’’ size çok uyuyor.
*Reboot: Yeniden başlatmak.



YH: Bence performansımızı çekici kılan şey bizi maksimuma çıkaran dans numaralarımız. Kendine güvenen ve asil sesler veren, koroda ise çok farklı bir çizgi izleyen bir melodi. İlginç bir şarkı.


CM: Her şey, kayıtlar ve klip çekimleri, hepsi kusursuzca işledi. Bu MV’de çok fazla bilgisayar grafiği kullanıldı ve çekimler sırasında inanılmaz etkilendim. ‘’Vay be, modern CG teknikleri cidden mükemmel!’’ 


YH: Ben epey eğlendim ve güldüm. Müzik videosunda görünen şu şahin yüzünden. Çok havalıydı.





MS: Sözlerde şöyle bir kısım var; ‘’ Geleceğimi kendim seçeceğim ve kendim karar vereceğim!’’ Tohoshinki’nin geleceğini ve kendi geleceklerini yaratmakla ilgili planlarınız nelerdir?





YH: Bu konu hakkında Changmin ile çok fazla konuştum. Şöyle ki, deli gibi ter akıtırken birlikte katetmiş olduğumuz bir yol var. Şimdi birlikte zaman geçirirken ve etkileşim içindeyken, bizi destekleyen fanlarımızla, geleceğimize doğru ilerleyen yeni bir yol oluşturmak istiyoruz.


CM: Benim için, geleceğe odaklanmaktan ziyade, yavaşlamak ve bir günü bir gün şeklinde yaşamak daha iyi olurdu bu saatten sonra. Ve bu şekilde, er geç geleceğimi elde etmiş olurum. Bu kolayca vazgeçmek gibi bir şey değil,  ‘’Ah tamam, bu kadarı yeterli.’’ Gibi bir durumdan söz etmiyorum. Tabii ki her gün elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Evet… Biraz belirsiz mi konuştum ne?


YH: Bence %100 olmamak iyi bir şey. Her gün elimizden gelenin en iyisini yaparsak, sonunda bütün bu sıkı çalışmalar birleşir ve dolu dolu yaşamış oluruz. Üzgünüm, kulağa biraz kibirli gelmiş olmalıyım, öyle değil mi?





MS: Öncesinde sizin iki yıllık boşluğunuzla ilgili planlar yapmış olduğunuzu varsayıyorum. Bu süreç boyunca da kafanızda bazı şeyleri oturtma fırsatı buldunuz. Şimdi, böyle özel bir zaman aralığı daha olmadıkça çıkmış olduğunuz bu sonsuz geziye devam edeceksiniz. Tohoshinki ve bireysel kariyerleriniz için düşündükleriniz nelerdir?



YH: Ara verdiğim zaman süresi boyunca geçen 10 yılımı düşündüm. İnsanlar moda trendlerinin 10 yılda bir kendini tekrarladığını söyler. 2015 yılında Japonya çıkışımızın 10. Yılını kutladık. Aynı yıl aktivitelerimizi durdurduk. O zaman, bir sonraki 10. Yılımda nasıl olacağımı düşündüm ve bazı notlar aldım.





MS: Neler yazdın mesela?




YH: ‘’Tohoshinki olmaya devam edeceğim!’’ ve ‘’Herkesi Tohoshinki’yi sevmeye devam ettikleri için mutlu etmek adına elimden gelenin en iyisini yapacağım!’’ Bu tip şeyler yazdım.


CM: Ben o zamanlar şimdiye nazaran daha küçük olduğumdan, çok fazla spesifik planlar yapmadım. Ya da bir şeyleri yapmak için kendime zaman sınırı koymadım. Biraz anı yaşayanlardanım… O an ilgimi çeken ya da hemen yapmam gereken şeylere odaklanmayı severim.





MS: Öyleyse şu an ilgini çeken nedir?



CM: İş hakkında konuşmak, elbette, şu sıra konser turnemizle ilgileniyorum. Nasıl bütün fanları mutlu edecek şekilde en iyi performansı sergilerim? Özel hayatımda ise kendimi daha geniş bir bilgi birikimine sahip olabilmek için yetiştiriyorum. Herkese ne kadar bilgili olduğumu gösterebilmek için değil, oldukça akıllı biri olmayı isterim fakat insanların ne kadar akıllı olduğunu söylemesine, başarılarının kanıtlarını göstermesine ya da kibirli olmasına gerek yok diye düşünüyorum. Parlaklığınız ve sağduyunuz kendi kendini gösterecektir zaten. Binaenaleyh, son günlerce çok farklı türlerden kitaplar okuyorum. Örneğin yemek, felsefe ve deneme türlerinden…





MS: Bir zamanlar kitap kurdu olduğunu duydum.



CM: Eskiden kendimi kitap okumak için zorlardım. Ama şu son iki yıldır okumanın beni gerçekten mutlu ettiğini fark ettim. Kitap okumak benim için rutin haline geldi. Okumayı planladığım bir sonraki kitap Lee Ki Joo’nun ‘’Kelimelerin Zarafeti’’ kitabı. Dilin, kişinin haysiyetini ortaya çıkarmakta önemli bir faktör olduğu hakkında. Bu gerçekten ‘’shibui!’’


YH: Vaov! Gerçekten ‘’shibui!’’



Shibui: Estetik yönden zengin olan kavramları anlatmak için kullanılan eski moda bir kelime. Japonya’da bu kelimeyi kullanan çok fazla Japon bile kalmadı…






MS: En sevdiğiniz kitap hangisidir Yunho-san?




YH: Ne? Ben mi? Ben kitaplardan ziyade tecrübelerimden bir şeyler öğrenme taraftarıyım.(gülüyor) Bir yandan çalışıyorum da tabii ki. Sahne dizaynı ve düzenlemesi üzerine çalışıyorum. Önceden Gökkuşağı Köprüsünü gördüğüm zaman ‘’Gece manzarası çok güzel. Ah, gerçekten Japonya’dayım!’’ Diye düşünürdüm. Ama şimdi ‘’Ah, bu güzel manzarayı oluşturabilmek için çalışan bir sürü insan var!’’ diye geçiriyorum aklımdan. ‘’Bu binanın mimarisi epey ilgin duruyor.’’ Bazen gözlerim bu tip şeyler yakalıyor ve kendi yeteneğime de şaşırıyorum.




MS: Olgunlaşmış olduğunu mu söylüyorsun?



YH: ayır, öyle bir şey değil… Sadece ‘’Ah, bunu fark ettin Yunho!’’ gibisinden… (gülüyor)

CM: Evet. Hâlâ gidecek çok yolu var. (gülüyor)





MS: Yunho-san şimdi 31 yaşında ve Changmin-san da bu Şubatta 30 yaşına girecek. Bu yaş grubundaki insanlar toplumum merkezinde rol oynarlar. Sizin edinmek istediğiniz roller nelerdir?




YH: 30’larınızdayken herkes sizden profesyonelce çalışmanızı ister. Diğer insanlara, tecrübe ettiklerimi, öğrendiklerimi ve düşündüklerimi iletebilmeyi diliyorum.




MS: Astlarınız olduğu için düşüncelerinizi belli etmek daha kolaydır, öyle değil mi?



YH: Şey, aslında ben tam tersini düşünüyorum. 20’lerimdeyken, genç olduğum için düşünmeden konuşuyordum. ‘’Bunu yapmak istiyorum’’ ya da ‘’Ben böyle düşünüyorum.’’ Ama 30’larımda böyle olmamalıyım. Söylediklerimin sorumluluğunu almam gerekir. Ağzımızdan çıkan her bir sözün ne kadar önemli olduğunu anladım, bu nedenle kelimeleri seçerken daha dikkatli olmam gerekir. Hâlâ düşüncülerimi belli etmek istesem ve bunu yapmam gerektiğini düşünsem de.


CM: 20’li yaşlarıma dönüp bakınca, sadece kendimi, ailemi ve çevremdeki insanları düşünmüşüm. ‘’Her şeyden önce odaklanmış ve güçlü bir karaktere sahip olduğumdan emin olmalıyım.’’ Diye tembihlerdim kendimi ve bu, benim için bile çok fazlayken diğerlerini düşünmeye elbette yer kalmamıştı öyle ki kalbimi tamamen bununla doldurmuştum.





MS: Şimdi bu özelliğini değiştirdiğini düşünüyor musun?



CM: Evet, vizyonumun öncekine göre çok daha geniş olduğunu hissedebiliyorum. Neredeyse 30 oldum artık. Şu andan itibaren, eğer birinin yardıma ihtiyacı olursa, o kişiye elimi uzatacağım. Ayrıca toplumumuzdaki sorunlarla da ilgilenmek istiyorum. Eğer bu toplumu daha iyi bir hâle getirmekte gücümün yeteceği bir şey varsa bu fırsatı oldukça aktif bir şekilde katılım göstererek değerlendirmek istiyorum.


YH: Vay canına! Changmin’den böyle sözler duyabilmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. İnanılmaz etkilendim. Hâlâ 29 yaşında ama böyle şeyler düşünebiliyor. Gerçekten çok hoşuma gitti.




MS: Tıpkı üst takımdan biri gibi konuşuyorsun. Eğer siz ikiniz bir şirkette çalışsaydınız o zaman yönetici memur Yunho-san mı olurdu?


YH: Bundan pek emin değilim.


CM: Ahahahah! Ne kadar hızlı ve kesin bir cevap verdin. Bu soruyu ilk duyduğum zaman, genel müdürlük pozisyonunun sana çok uyacağını düşünmüştüm. Şirketin en üst kademesindeki insanlarla genel personel arasında bir köprü kurabilirdin.


YH: Hâlâ bundan pek emin değilim. Bilirsiniz, ben kendine güvenmeye çok eğilimi olan bir insanım. Ön planda hareket ederim ve bunu kendi fikirlerimle yaparım, sağduyuyu ve benim üstüm olan güçlü insanları görmezden gelerek üstelik. Kendi işini kendi başlayıp bitiren, halleden bir tipim. Ve ana nokta ise pozisyonumun başlığı benim için gerçekten o kadar da önemli olmaz.


CM: Bence ben genel personelden biri olurdum. Ben, bir yönetici memur ya da genel müdür gibi insanlara rehberlik etmeyi gerektirecek işlerde pekiyi sayılmam. Bu tip işleri yapabilmek için yeterli özgüven sahibi bir insan değilim. Ben genel personelden biri oldurdum ve arka planda elimden gelenin en iyisini yaparak hiçbir itibar beklemeden çalıştığım yeri desteklemeye devam ederdim. (gülüyor)


Eng Trans by beriko0214

10 Şubat 2018 Cumartesi

[HABER/ÇEVİRİ] Yakışıklılığıyla Twitter'da Gündem Olan İdol...

Bugün TVXQ'dan Choikang Changmin, PRADA Lansmanı'na katıldı. Yakışıklılığı o kadar dikkat çekti ki Twitter'da gündem oldu! 
Kendisi bu sene 31 yaşına girdi ve grubunun Maknae üyesi...


İşte Choikang Changmin'in muhteşem görseline gelen netizen yorumları:



''Boyu gerçekten çok uzun ^^''




''Vay canına, inanılmaz yakışıklı yaa...!''





''Vaov, daebak!''





''Bu adam 31 yaşında mı şimdi? TT Oppa! TT''





''Ah, cidden daebak...''


''Chawangmineuuuhhh TT ''



''Vay be!''






''Changmin oppa... Oppa doğum günün çok yaklaştı... Gerçekten 31 oldun mu? Seni seviyorum!''






''Vay canına, cidden heykel gibi adam ya...''





''Fazla yakışıklı!''




7 Şubat 2018 Çarşamba

[RÖPORTAJ/ÇEVİRİ] TVXQ -『anan』Ekim 2017 Röportajı

Tohoshinki’nin, Japon dergisi ananile 2017 Ekim sayısı için yaptığı işbirliğinin röportaj kesiti!



Yunho:
‘’Bu, bizim için başka bir dönüm noktası. Bu merdivende büyük bir basamak atlayabileceğimizi çok güçlü bir şekilde hissediyorum.’’

Changmin:
‘’Canlı performanslarımızdaki ısıyı, nefesleri ve teri özledim. Gerçekten birlikte geri dönebildiğimiz ve aktivitelerimize tekrar başlayabildiğimiz için çok mutluyum.’’


İki yıllık boşluklarından sonra aktivitelerine yeniden başladılar. ‘’Bromance’’ için kendilerini çok mu zorluyorlar?
Sizi görmeyeli uzun zaman oldu. Bu günü dört gözle bekliyordum.

YH: Teşekkür ederiz! Bir dergi için çekim yaptıktan sonra gerçekten işime geri döndüğümü hissettim.

CM: Terhis olduktan sonra biraz boş zamanım olur diye, bugünleri sabırsızlıkla bekliyordum. Ama şirketimdeki insanlar bana karşı o kadar kibar değiller. (gülüyor) Mesela bugün, saat sabah 5’e kadar, konserimizde gösterilecek bir VCR çektik…

Ve zaten öğle saatlerine kadar stüdyodaydın…

CM: Evet, geri döndüm… Ve bu benim için o kadar da kolay değil. (gülüyor)




Changmin-san,  terhis olduktan 3 gün sonra bir basın konferansı turuna çıktın. 2 gün boyunca aktivitelerine geri döndüğünü ilan etmek için, Kore’de, Japonya’da ve Hong Kong’daydın.

CM: Bu iki yıl boyunca hiç uçağa binmedim. Bu yüzden, ‘’Uçağa binmek istiyorum artık.’’ Diye düşünüp duruyordum. Lakin bunu, böyle bir gezi dâhilinde planladığım söylenemez. (gülüyor)

YH: Hahaha! Ama bence, bizi bekleyen insanlara, onları nasıl hemen görmek istediğimizi ispatlamış olduk. Gerçekten basın konferanslarımızda o kadar fazla kişi görünce çok şaşırdım ve çok etkilendim.

CM: Evet, bu doğru! Çok özel bir şey deneyimledik. Fiziksel olarak benim için biraz zordu ama insanlara bunu hâlâ yapabildiğimizi göstermiş olduk.

YH: Dürüst olmak gerekirse, ben çok gergindim!




Yunho-san, Seul’deki basın konferansında herkese bromance’in kimyasını göstereceğini beyan etmiştin.

*Bro romance :İki heteroseksüel erkeğin birbirine beslediği sevgi, kardeşçe duygular, kankalık.

YH: (Changmin’e bakıyor) Son zamanlarda bir bro romance  içerisindeyiz, öyle değil mi? Eskiden kol kola girmeye ya da birbirimizin omzuna kolumuzu atmaya çok utanırdık. Bu yüzden böyle çok fotoğrafımız yok… Ama son günlerde böyle şeyleri çok fazla yapmaya başladık.

CM: Evet, birbirimize arkadaşça davranırken iş yapıyoruz! (gülüyor)




Birbirinizle sıkça görüştünüz mü?
CM: Bazen Yunho’yu aradım ve dışarıya yemeğe davet ettim ve birkaç kez de menajerlerimizle birlikte çay içmeye gittik. Çok sık görüşemedik. Arada bir…



Yunho’yu ne zaman aradın ya da onu özledin mi?

CM: Bekle biraz… Bu kulağa sanki biz birbirimize aşıkmışız gibi geliyor, değil mi? Öyle bir şey değil. Ben daha çok Yunho’nun neler yaptığını merak ediyordum. Onunla  iş hakkında konuşmak istiyordum. Bu, ‘’Ah, ben Yunho’yu özledim Onun sesini duymak istiyorum ’’ gibi bir şey değil.

YH: Evet, tabii ki! Biz ikimiz de kadınlardan hoşlanıyoruz. Ama astlarımızı televizyonda izlerken, onların TVXQ gibi olmak istediğini duydukça ‘’Ah, Changmin ile yürüdüğüm bu yol yanlış değil.’’ Diyordum kendi kendime ve o zamanlar onu dehşet özlüyordum.



Şimdi, iki yıl aradan sonra aktivitelerinize geri dönme şansı buldunuz. Birbirinizi bu kadar uzun bir aradan sonra ilk kez gördüğünüzde aklınızdan neler geçti?

CM: Ben Yunho’nun biraz kilo almış olabileceğinden ve iki yılın ardından biraz yaşlanmış olabileceğinden korktum açıkçası. Fakat beklediğimin aksine fazlasıyla uyumlu ve tarz duruyordu. Bu beni rahatlattı.

YH: Ne diyorsun sen ya? (gülüyor) Changmin de benim bildiğim Changmin’den farklı görünüyordu. Belki de sadece ben böyle düşünüyorumdur bilemiyorum. Genelde kendini hep sert gösterirdi ve kişiliğinin arkasına cesur bir fon koyardı. Ama şimdi daha nazik ve yumuşak bir aurası var. Changmin’in ilk buluştuğumuz zaman ‘’Sıkı çalışacağım!’’ dediği o anı unutamıyorum. Changmin’in işine ve hayata karşı daha pozitif bir bakış açısı kazandığını hissettim.

CM: Karakterimi değiştirmek için özel bir çaba sarf etmedim. Belki de beraber çalıştığım arkadaşlarımdan etkilenmişimdir.

Şirketinden iki kişiyle birlikte yaptın askerliğini, öyle değil mi?

CM: Evet, doğru! (gülüyor)



Şimdi iki yıl ayrı kaldıktan sonra yeniden bir aradasınız. Birbirinizin varlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

YH: Changmin benim için… O benim evim. Solo aktivitelerim için elimden gelenin en iyisini yapabilirim çünkü geri dönebileceğim Changmin diye bir evim var.

CM: Benim için de aynı şekilde. O benim ailem. Fanlarım da öyle. Bu iki yıl boyunca ‘’ailemden’’ uzakta bir yerlerdeydim ve bu, onların varlığının benim için ne kadar önemli olduğunu anlamamı sağladı. Onların her zaman benimle olduğunu daha da çok fark eder oldum.  Şu andan itibaren içimde hissettiğim bu tip duyguları yüksek sesle dile getirmeye daha da çok dikkat edeceğim.

YH: (Büyük bir gülümsemeyle) Benim için de geçerli mi? Hayranlarımızdan bahsetmişken, benim için fanlarımız, benim anne babam gibi. Bence onlar tıpkı ebeveynlerin çocuklarına yaptıkları gibi bizi doğru yola yönlendiriyorlar.

CM: (Başını onaylarcasına sallıyor.)




‘’Bu bizim için başka bir dönüm noktası. Hayallerimiz için sıkı çalışacağız!’’
Kasımda 5 dome stadyumunda turneye çıkacaksınız. Ne tür bir canlı performans bekliyorsunuz?

CM: Hepinizin önünde sahnede durabileceğimiz bu fırsatı ikimiz de çok uzun zamandır bekliyorduk. Terlemeyi ve derin derin nefes alıp vermeyi özledik. Ve mekandaki sıcaklığı hissetmeyi… Bütün hepsini zihnimde ve vücudumda hissetmeyi gerçekten özledim. 

YH: Fanlarımızın da bizimle aynı şeyleri hissettiğine inanıyorum. Umarım düşüncülerimizi konserimizde birbirimize fırlatabiliriz.

CM: Onları yakalayacağım!



Lütfen ‘’tsundere’’ olmayın ve sevginiz hakkında konuşun olur mu?

*Tsundere:  İlk başta gergin, somurtkan ve hatta öfkeli tutumları olan bir kişinin, bir olay neticesinde aniden içten, samimi ve hatta mütevazı bir kişiliğe bürünmesi durumunu açıklayan terimdir.

CM: Deneyeceğim! (gülüyor)

YH: Ah, hazır laf açılmışken, yakında çok göğüslü bir albüm yayınlayacağız! Turnemizden önce…

CM: (fısıldayarak) Göğüs değil iyi!

YH: (Elini göğsüne koyarak) Oh, bu değil!
 (Bütün personel bu kısımda gülmekten patlayacak hale geliyor… Göğüs kelimesiyle en iyisi kelimeleri Japonca’da birbirine çok yakın telaffuzlara sahip. Yunho karıştırınca Changmin onu düzeltiyor. Ve hemen toparlamak için kıvranan bir Yunho görüyoruz.)

YH: Albüme bütün göğsümüzü (kalbimizi) ekledik. O yüzden göğüslü albüm dedim. Anladınız mı? Hani espri şeysi. Hahahaha (bu kısımda tek başına gülüyor). Her halükarda ‘’en iyisi’’ olan bu albümümüz için bazı şarkıları yeniden kaydettik. Eğer hepiniz Tohoshinki’nin rengini hissedebilirseniz bu gerçekten harika olur.




Gerçekten dört gözle bekliyorum. Bununla ilgili son olarak, fanlarınıza tutkunuzu hissettirecek birkaç mesaj yollayabilir misiniz?

YH: İlginç bulduğum bir şey var ki o da iki yıllık boşluğumuz bizim için dönüm noktası oldu ve birkaç basamak tırmandık. Kendimizi geliştirme fırsatı bulabildiğimiz için bu konuda oldukça pozitifim. Ve… Tutkulu bir mesaj verme konusuna gelirsek, Changmin bu işte gerçekten bir numara. Sendeyiz Changmin!

CM: Pekala, iki yılın hiç de kısa olmadığı gerçeğine rağmen sizler bizi beklediniz. Size kalbimin derinliklerinden gelen minnettarlığımı sunuyorum. Yunho ve ben tabii ki… (mırıldanıyor) ve şirketimiz de. Bizi bekleyerek geçirmiş olduğunuz bu iki yılın boşa geçmiş zaman olmadığını kanıtlamak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Hayallerimize ulaşmak için performanslarımızda, müziğimizde ve Tohoshinki’nin diğer aktivitelerinde sıkı çalışacağız. Lütfen bizi desteklemeye devam edin!



10 yıl sonra Changmin’in nasıl biri olacağını düşünüyorsun?

YH: Changmin’in baba olmak için güçlü bir arzusu var. Bu yüzden bence 2027 yılında muhtemelen evlenmiş ve baba olmuş olacaktır. Eskiden onun çok katı bir baba olacağını düşünürdüm ama bugünlerde onun, parklarda diğer babalarla iyi geçinen nazik bir baba olacağı hissi var üzerimde. Hatta bazen çocuklarına kısa bir süreliğine göz kulak olması için yardım bile isteyecektir diğer babalardan.(gülüyor) Elbette beklentim Tohoshinki ve aktör olarak da çok sıkı çalışması üzerine. Bence birçok farklı yeteneğini gösterirken fantastik hayatının keyfini çıkaracaktır.




10 yıl sonra Yunho’nun nasıl biri olacağını düşünüyorsun?

CM: Bence tıpkı şu an olduğu gibi olacak. Yunho bu iki yıldan sonra bile aynı Yunho olarak kaldı. Genelde insanlar şöhretten uzaklaştıkları zaman aynı kalmayı beceremezler. Sadece değer duygusunun biraz değiştiğini söyleyebilirim. Ama nezaketi, pozitif aurası ve elbette tutkusu aynı kalmış vaziyette. Yunho her koşulda Yunho! Hiçbir şey onu etkileyemiyor. Onun bu özelliğini çok havalı buluyorum. Orijinal planına sadık biri. Yunho böyle bir adam. Bana göre, Yunho 10 yıl sonra da benim ailem olacak.



YUNHO!

Bu iki yıl boyunca kendime vakit ayırabilecek çok zamanım oldu ve bir sürü hobi edindim. Şimdi kıyafetleri tekrar kullanılabilir hale getirmeyi becerebiliyorum mesela. Bir mağazaya kendi tasarımımı sundum ve bunu yapıp yapamayacaklarını sordum. Örneğin eski bir tişörtümü çantaya dönüştürdüm. Havası inmiş bir basketbol topuna fermuar takarak onu bir çantaya dönüştürdüm. Kendi aranjmanlarımın tadını çıkarıyorum. Zevkli bir insan mıyım? Bu konuda pek özgüvenli konuşamayacağım. (gülüyor) Ama stilistim fikirlerimin çok güzel olduğunu söylüyor. ‘’Böyle bir şeyi daha önce hiç düşünmemiştim ama çok zevkli bir insansın!’’ gibi iltifatlar alıyorum. 

İnsanlar genellikle A kan grubu tipinden biri insan gibi olmadığımı söylerler, ama bir şeyler tasarladığım zaman, bence A kan grubunun narin kişiliğinin avantajlarından yararlanabiliyorum. Sanatçı beynimi canlandırmak için, müzeleri ziyaret etmeye başladım. Ayrıca kafamda ortaya çıkan kelimeleri pop yazı fontunu kullanarak yazıp çizmeyi de seviyorum. Çizgiler ekliyorum ya da baş aşağı yazıyorum. Harflerle oynuyorum ve şekillerini değiştiriyorum. Biraz zaman geçtikten sonra onlara tekrar baktığım zaman, onları yazarken aklımdan neler geçtiğini ve o anki psikolojimi analiz edebilirim. Bu benim için günlük gibi çalışıyor. Örneğin TVXQ yazıp ona ismimizin İngilizce 
karşılığını ekliyorum.

Rahatlamak istediğim zaman Tay masajına gidiyorum. Masörüm bana Tay masajı yapıp kilitlenmiş kaslarımı ovduğu zaman hem bedenimden hem de ruhumdan bütün stres uçup gidiyor ve kendimi tazelenmiş hissediyorum. Masörüm bana öncelikle kaslarımın hangi kısmında sorun olduğunu soruyor. Ayrıca ben de masaj yapmayı öğrendim. Changmin’e masaj yapar mıyım? Bunun için henüz biraz utangacım ama becerilerim geliştiği zaman belki birazcık mıncıklayabilirim. Affedersin, sanki lütfedermiş gibi konuştum, değil mi? (gülüyor)




CHANGMIN!

Sanırım kişiliğimin ‘’tsundere’’ kısmı azaldı!
Şu an endişemin en çok yoğunlaştığı şey saç stilim. Saçları benden daha uzun olan personellerimize gıpta ediyorum. Ya da eski fotoğraflarıma baktığım zaman uzun saçlı halimi özlüyor gibiyim. Şu anki kısa saçımdan nefret etmiyorum ama… Birazcık utanıyorum. Saç modelim aynı zamanda Tohoshinki olarak çalıştığım tarzın bir parçası bu yüzden saçımı biraz daha uzatmak ve daha tarz bir görünüşe sahip olmak istiyorum. Aktivitelerime geri döndüm ve bu zihnimi nasıl değiştirebileceğimle ilgili.

Eğlence dünyasından uzaktayken, birlikte yaşadığım arkadaşlarımdan çok şey öğrendim ve bu, kendim hakkında düşünebilmek için de bir fırsattı. İlk düşündüğüm şey ‘’artık diğerlerine karşı daha kibar olmak’’ oldu. (gülüyor) Sanırım kişiliğimin ‘’tsundere’’ kısmı azaldı.

Şimdi çokça kitap okuyorum. Kıdemlilerim bana ‘’Kitapların içinde, kendini bilinmeyen bir dünyada bulabilirsin. Ne kadar çok kitap okursan o kadar çok bilgi ve küresellik kazanırsın.’’ Derlerdi ki bu sözleri fazlaca doğruydu. Kitapları sanki kendime bir ödül veriyormuşum gibi okuyorum. Bu, kendi içimde evrimleşmek istiyormuşum gibi yansıyabilir… Kendi iç dünyamda büyük bir değişiklik yapmak istiyorum.

En son ne satın aldım? Terhis olduktan sonra mutlaka alacağım dediğim bir şey vardı. Ama programım hemencecik düzenlendiği için, dışarıya çıkıp büyük bir şey almaya vaktim olmadı. Bir çift gündelik kıyafet… Son aldıklarım bunlar. Şimdi düşündüm de, keşke biraz pahalı bir şeyler alsaymışım. (gülüyor) Her halükarda şu an yaptığım işin her bir zerresi benim için ayrı bir önem taşıyor. Çalışmalarıma tekrar dönünce, bunun için ne kadar minnettar olduğumun farkına vardım.



Eng Trans by: beriko0214