22 Ocak 2018 Pazartesi

[ ÇEVİRİ /HABER ] TVXQ, 5 Yıl Sonra Nissan konserlerine karar verdi… ‘’Kendi Rekorlarını Kırıyorlar’’


TVXQ, 5 Yıl Sonra Nissan konserlerine karar verdi… ‘’Kendi Rekorlarını Kırıyorlar’’
(Ç/N:TVXQ, 2013’de Nissan Stadyumu’nda konser veren ilk yabancı sanatçı oldu.)



TVXQ ikilisinin Japonya Nissan Stadyum konserleri kararlaştırıldı.
TVXQ ayın 21’inde, ‘Tohoshinki Live Tour 2017-Begin Again’ turları kapsamında Japonya’daki Kyocera Dome’da bu kararlarını açıkladı.
Haziran’ın 8’inden 10’una kadar 3 gün boyunca TVXQ, Japonya’daki Yokohama Nissan Stadyumu’nda konser düzenleyecek. 2013’deki ‘Tohoshinki Live Tour 2013~ Time’ turları kapsamında burada düzenledikleri konserden yaklaşık 5 yıl sonra gerçekleşecek ve ikince kez Nissan Stadyumu konserine sahip olacaklar.
Nissan Stadyumu, X-Japan, L’-arc en ciel, SMAP gibi zirvedeki Japon sanatçıların performans sergilediği bir sahne ve şu anda Japonya’daki en büyük konser alanı. TVXQ, 2018’deki 3 gün sürecek konserleriyle, 2013’deki 2 gün süren konserlerinin, kendi rekorlarını kıracaklar.
İkili, ayrı ayrı askerlik sebebiyle olan aralarına son verdikten sonra, geçen yıl 21 Ağustos’tan itibaren TVXQ’nun U-Know Yunho’su ve Choikang Changmin’i bir bütün olarak aktivitlerine devam etti. Bu yılın ilk yarısında, yerel eğlence sektöründe bir geri dönüş yapmaları bekleniyor. (Ç/N: Şubat’ın ilk yarısında bekleniyor.  )

Cr: OSEN via Naver
Eng Trans by snxy
Türkçe Çeviri: faithfulforT

[ HABER/ÇEVİRİ ] TVXQ Birbirini Takip Eden 3 Gün Boyunca Nissan Stadyumu’nda Performans Sergileyen İlk Sanatçı


[HABER] 180122 JP Haber Raporu


Tohoshinki #TVXQ Birbirini Takip Eden 3 Gün Boyunca Nissan Stadyumu’nda Performans Sergileyen İlk Sanatçı

Tohoshinki birbirini takip eden 3 gün boyunca Nissan Stadyumu’nda performans sergileyen ilk sanatçı olacak!! Gerçek şu ki, iki kez performans sergileyen ilk denizaşırı sanatçı olmalarının yanında bir başka rekor daha! (Tohoshinki hala orada performans sergileyen tek denizaşırı sanatçı.)
Daha önce, Nissan Stadyumu’nda sanatçılar için en fazla izin verilen performans günü sadece 2 gündü (Tohoshinki’nin 2013 TIME turu gibi). Stadyumun çimlerini korumak için bu her zaman böyle olmuştur. Bununla birlikte, şansa bakın ki, bu sefer çimler o zamana yakın bir zamanda yenisiyle değişeceği için izin verildi gibi görünüyor.
Turun bu 3 performansla birlikte toplamda 1 milyon konser müdavimine ulaşması bekleniyor (toplamdaki 780 bine, 220 bin civarında eklenerek).


Cr: Nikkan Sports and SANSPO
Türkçe Çeviri: faithfulforT

[ ÇEVİRİ / HABER ] Nissan Stadyumu’nda 3 Günle Japon Tarihinde Bunu Yapan İlk Kişi Olma Rekoru


180122 Nissan Stadyumu’nda 3 Günle Japon Tarihinde Bunu Yapan İlk Kişi Olma Rekoru

TVXQ konser tarihini yeniden yazıyor. Japonya’nın en başta gelen Nissan Stadyumu’nda art arda 3 gün konser düzenleyecekler.

Haziran’ın 8’inden 10’una kadar 3 gün boyunca, Japonya, Yokohama’daki Nissan Stadyumu’nda “Tohoshinki Live Tour~ Begin Again~Special Edition turları kapsamında eklenen konserlerini verecekler. 75,000 oturma kapasitesiyle Nissan Stadyumu en büyük konser alanı.
Burası ayrıca, TVXQ’nun Japon canlı turunun finalini yapacağı yer. Konser tarihini yeniden yazıyorlar. TVXQ, Nissan Stadyumu’nda 3 gün boyunca konser vermeyi planladı. Japon konser tarihinde bunu yapan ilk olacaklar.
Bu ayrıca kendilerinin en iyi rekoru olacak. Tamamlanmış 17 Japon konserleriyle yaklaşık 780,000 konser müdavimi toplandı. Bu final konserleriyle, 1,000,000 dan fazla konser müdaviminin olması bekleniyor. Tohosohinki’nin Japonya turlarının en geniş çaplısı olacak.
Yunho, bu ayın 19’undan 21’ine kadar süren Osaka’daki Kyocera Dome konserlerinde, ‘’Yeniden başlayan aktivitelerimize fazlaca destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim,bu sorumluluğu hissedirken yenilenmiş azmimizle sizlere karizmatik yanımızı göstereceğiz.’’ sözlerini iletti.
Choikang Changmin, ‘’Bir kere daha TVXQ’nun olması gereken yerin sahne olduğunu hissettik.’’, ‘’Tüm fanlarımızla görüşebildiğimiz için ve canlı turumuzu bitirdiğimiz için mutluyum.’’ dedi.
Ayrıca, TVXQ geçen sene Kasım ayında Fukuoka’daki Sapporo Dome’da başlayan5-Dome Japon turlarını başarıyla bitirdi ve Fukuoka’nın Yahuoku!’su, Nagoya Dome ve Osaka’nın Kyocera Dome’uyla devam etti.


Cr: Dispatch via naver
Eng Trans by snxy

                                                                Türkçe Çeviri faithfulforT

21 Ocak 2018 Pazar

[ÇEVİRİ/HABER] TVXQ Nissan Stadyumunda İkinci Kez Performans Sergileyecek!

TVXQ, Nissan stadyumunda ikinci kez performans sergileyecek olan ilk yabancı artist! 




TVXQ, Nissan Stadyumunda performans sergileyeceklerini bildirdi! Onlar, Nissan'da sahne alan ilk yabancı sanatçılardı ve şimdi de iki kez Nissan Stadyumunda konser verebilen ilk yabancı sanatçı olarak kendi rekorlarını domine ettiler!


 'TVXQ LIVE TOUR 2017 ~ Begin Again ~' turnesinin, 21 şubat Osaka City Dome'daki son sahnesinde, bu yıl 8-10 haziran arası, kariyerlerinde ikinci kez Nissan stadyumunda konser vereceklerini duyurdular. 

TVXQ ikilisi, Uluslararası Yokohama stadyumu olarak da bilinen Nissan stadyumunda ilk konserlerini yaklaşık 5 yıl önce yani 2013 yılında vermişlerdi. Bu stadyum, 70.000'den fazla kişiyi alabilecek kapasitesiyle ülkenin en büyük mekanı olarak biliniyor. Ve sadece Japonya'nın, gerçekten en zirvedeki sanatçıları bu stadyumda konser verebiliyor. 


20 Ocak 2018 Cumartesi

[RÖPORTAJ/ÇEVİRİ] TVXQ - SPUR Şubat 2018 Röportajı

Tohoshinki’nin, SPUR dergisiyle Şubat 2018 sayısı için yaptığı işbirliğinin röportaj kesiti.





Yunho ve Changmin ‘’değerli zamanlar ve sevgiyi hissetmek’’ hakkında konuştular.
‘’Ayrıldıktan sonra birbirimizin önemini daha iyi anladık…’

Fanlarınız ve SPUR geri dönmenizi dört gözle bekliyordu. Hepsinden önce, siz ikiniz bize iki yıl boyunca neler yaptığınızı anlatabilir misiniz?



YH: Evet. İki yıl önce, TVXQ’nun Yunhosu olarak çalışıyordum ama iki yıl boyunca kendimi, Jung Yunho olarak gözden geçirebilmem için önemli miktarda zaman harcadım. Sıkı bir şekilde çalışırken ne kadar yol aldığımı düşündüm. Aynı zamanda bir insan olarak, TVXQ’nun Yunhosu olarak ve Jung Yunho olarak bundan sonra hayatımı yönlendireceğim yolu da çokça düşünme fırsatım oldu. Ve tüm bunlar üzerinde kafa yormak beni gelecek hakkında heyecanlandırdı!

CM: Benim için tüm bu süreç, yeni bir dönüm noktasıydı. İçinde bulunduğum çevre daha önceki çevremden kesinlikle çok farklıydı ve çok zordu çünkü o tip bir hayata alışmak benim için çok zorlayıcı bir süreç oldu. Bazen kendimi oraya ait değilmişim gibi, varlığımla oradakileri rahatsız ediyormuşum gibi hissettim. Diğer yandan, önceden yapamadığım bazı şeyleri yapma fırsatı buldum. Kitap okumak, günlük tutmak gibi. Bence kendimi birçok yönden test edebildiğim için güzel bir tecrübe oldu.



Hiç takım arkadaşını düşündün mü ya da onu özledin mi?



CM: Evet, elbette! Yunho’nun her zaman benimle olmasına alışmıştım. Bu yüzden, o gittikten sonra, hayatımda ilk kez, onun varlığının öneminin benim için zannettiğimden de fazla olduğunu fark ettim. Aileniz için de aynı şey geçerli. Ailenizi bıraktıktan sonra, ‘’Ah, ailem benim için gerçekten önemli!’’ diyorsunuz. Tamamen aynı hisleri Yunho hyung için de tecrübe ettim. Ve sadece Yunho hyung için de değil. Fanlarımız ve personellerimiz için de… Bütün bu insanları, zaten her zaman yanımdalar gözüyle baktığım için hafife aldığımı fark ettim. Ve bu yaptığımın yanlış olduğunu… Bu yüzden, onlara her zaman minnettar olmam ve nezaketlerinin karşılığını ödemem gerektiği hakkında düşünmeye başladım.

YH: Evet. Changmin’in söylediğiyle ilişkili olarak… Öncesinde, biz 17 yıldır beraberdik ve Changmin her zaman, ben üzgün olduğumda da mutlu olduğumda da yalnız hissettiğimde de yanımdaydı. Ama aniden kayboldu ve ben bazen ‘’Ah, Changmin acaba şimdi ne yapıyordur?’’ diye düşünüyordum.  Ve televizyonda diğer sanatçıların sahnelerini gördüğümde ‘’Ben de Changmin ile birlikte ne kadar havalı olduğumuzu göstermek istiyorum!’’ diye kendi kendime söylenirdim. Bu yüzden Changmin’e bizim birbirimizi tamamladığımızı ve abisinin ne kadar olgunlaşmış olduğunu göstermek istedim. Ve düşündüğüm başka bir şey de… Changmin’ e baskı yapmamak… Biraz ağırdan almak iyi olacak… Umarım birbirimize duyduğumuz güven her zamankinden daha güçlü olur.



Çekimin teması  “O-ka-e-ri-na-sai” ve biz de eve geri döndüğünüz için böyle bir set ayarlamak istedik. Kore’de ikinizin ayrı evlerde yaşadığını duydum. Bize birkaç detay verebilir misiniz?

YH: Oturma odası en çok kullandığım yer. Çok büyük ve içerisinde fazla bir şey yok. Konsept bu. Aslında böyle bir oda yapmak niyetinde değildim ama yeni bir yere taşındım ve bir film izleme odası yapmak istedim. Bu yüzden öncelikle kanepeler ve büyük bir televizyon satın aldım. Ama fazlasıyla meşgul olduğum için henüz odayı tamamlayamadım. Yine de evimi ziyaret edenler, odanın bu haliyle kendine ait bir karakteri olduğunu söylüyorlar. Birçok iltifat aldım.



Sanırım odada fazla eşya yok ve oldukça boş… Konseptin bu, öyle değil mi?



YH: Evet. Ama shibui bir tarzı var. (Ç/N: Shibui: Japonca’da özellikle moda için kullanılan, mütevazı güzellikleri anlatan bir kelime) Duvarlar kirli beyaz ve odanın kendisi çok monoton. Bu yüzden bir arkadaşım ‘’Bu odanın tarzı biraz fazla erkeksi olmamış mı?’’ diye sordu bana. Şu anda kullanmadığım boş bir odam var ve orayı parti odası yapmak istiyorum.

CM: Oyun Dünyası gibi bir yer yapacak mısın?

YH: Evet, çoktan iki ‘’Oyun Dünyası’’ oyuncağım var bile. (gülüyor) Jenga ve Dart oyunları koydum… Ve diğer başka oyunlar da var. Oyunları sıra sıra koyacağım ve duvara da bir poster asmayı düşünüyorum. Stüdyo ışıklandırmaları koyacağım. Sadece o odam küçük. Dört kişiyle kolayca dolabilecek kapasitede. Ama aslında odayı harika yapan da bu… Çok heyecanlıyım!

CM: Don Kişot gibi mi?

YH: O kadar kalabalık olmayacak. (gülüyor) Changmin’in evi benimkinden tamamen farklı bir atmosfere sahip. Benim evim etrafı doğayla çevrili bir kenar mahallede ama onunki şehrin ortasında.

CM: Evet, doğru! Benim evimde, her bir odanın duvarı farklı renkte. Örneğin, oturma odamın duvarları ve zemini tamamen beyaz. Sakinleştirici bir atmosfer yaratan aydınlatma armatürlerini seviyorum. Bu yüzden odam biraz bar gibi görünüyor. Yemek yaparken ve arkadaşlarımla içerken eğlenebileceğim türden bir yer haline getirmeye çalıştım.



Koreli erkekler evde içmeyi mi seviyor?



CM: Bence bu biraz kişiye bağlı. Ben evde içmeyi diğer insanlardan biraz daha fazla seviyorum. Dışarıda içsem bile eve gelip tekrar içiyorum.

YH: Günü tamamlamak için bir bardak şarap mı içiyorsun?

CM: Evet. (gülüyor) İçmeyi seviyorum bu yüzden evimde bir ton alkollü içecek var. Ayrıca hoparlörleri tıpkı bir otelde olduğu gibi Bluetooth’la bağlamak için biraz sıkı çalıştım ve şimdi müziği evimin her yerinden eşit şekilde duyabiliyorsunuz.

YH: Vay canına! Çok tarzsın.

CM: Hoparlörlerin hepsini minik barakaların içine koydum. Bu evimle ilgili en iyi şey diyebilirim.




Bu günlerde aşkla ilgili düşüncelerinizde 20’li yaşlarınıza nazaran bir değişiklik var mı?



YH: Bence benim fikirlerim çok değişti. Özellikle geçen yıldan itibaren. Önceden daha çok güçlü zekaya sahip kadınlardan hoşlanırdım. Günlük yaşamımda ben liderim, bu yüzden özel hayatımda da birinin bana liderlik etmesini isterdim. Ama son zamanlarda, değer duygusunu paylaşan birileri bana daha çekici geliyor. Beni olduğum gibi sevebilmeli, benimle gülebilmeli ve ben her şeyimi onunla tartışabilmeliyim. Bütün mesele bu. Bu yüzden güzel olup olmaması o kadar da önemli değil. (gülüyor) Bununla ilgili ciddiyetle konuşmak gerekirse, eğer iyi anlaşırsak, benim gözümde o kadın gittikçe daha da güzelleşecektir.

CM: Dürüst olmak gerekirse, gençken, görünüş benim için gerçekten çok önemliydi. (gülüyor) Ama son günlerde benimle iyi anlaşabilen ve aynı hobilere sahip olduğum birileri daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Birlikteyken beni sakin hissettirebilecek biri, gerçi böyle de sıkıcı olacaktır. Her neyse, avantajlar ve dezavantajlar mevcut.

YH: Vay canına, aynı anda 4 farklı karakter ve deyim saydın.

CM: Tamam, o zaman beni sakin hissettirecek biri değil de daha çok güldürecek ve eğlenceli olacak bir insan. Böyle biri olabilir.



Kadınların giyim tarzı ve modaya uygunlukları sizin için önemli mi?



YH: Ben tenis ayakkabıları ve topuklularla güzel görünen kadınları hoş buluyorum. Beyaz bir tişörtün içinde bile harika görünebilen, basit malzemelerin içinde güzel olan kadınlar, giydiği her kıyafeti üstüne yakıştırabilen kadınlar… Eğer bir kadın daha çok gündelik kıyafetler giyiyorsa ve yakıştırıyorsa benim dikkatimi çeker.

CM: Topuklu ayakkabı demişken eğer ben topuklu ayakkabı giyen bir kadın görürsem ve topukları biraz yıpranmışsa gerçekten o kadından etkilenirim. ‘’Vay canına! Bu kadın gerçekten çok çalışıyor olmalı.’’ Diye düşünürüm. Ve bu beni yakalar.

YH: Bunu duyduktan sonra, muhtemelen birçok kadın oturup topuklu ayakkabılarını oyacak. (gülüyor)



Son olarak, beş dome stadyumu turunuzun ortasındasınız. Konserlerinizle ilgili coşkunuz ve gelecekle ilgili hırslarınız hakkında bize bir şeyler söyleyebilir misiniz?



YH: Son Japon turumuzda ‘’ I-tte-ki-ma-su!’’ (gidiyorum/ayrılıyorum) demiştim. Bu sefer bir sürü kişi beni beklediği için, sahnede “Ta-da-i-ma!’’ (geri döndüm/evdeyim) düşüncesiyle durdum. Umarım bu turne herkesin kalbini ısıtır ve herkes dünya üzerindeki en önemli yerin ‘’ev’’ olduğunu hisseder.

CM: Evet, kalabalığın da bizim de eğlenceyle dolup taşabilmemizi sağlayan ve yeniden buluşabileceğimiz bir yer olmasını istiyorum. Önceden, çok çalıştıktan sonra bitkinleştiğimde ‘’Ara vereceğim’’ deme eğilimindeydim. Ama bu iki yıl boyunca çalışma imkanım olmadığından ‘’Sahnede durmak istiyorum, bu şarkıyı da söylemek istiyorum…’’ gibi şeyleri çok istediğimi fark ettim. Özellikle Japonca şarkılarımızı söyleme fırsatı yakaladığımızda, bunu çok güçlü hissettim. Şimdi, istediğim kadar şarkı söyleyebildiğim için mutluyum.

YH: Ben de aynı şeyleri hissediyorum. Sadece havalı Tohoshinki’yi değil, kalpleri ısıtan Tohoshinki’yi de göstermek için elimden gelenin en iyisini yapacağım. Lütfen size olan minnettarlığımız ve bizim savaşçı ruhumuzla dolu turnemizi, yeni albümümüzü ve yeni teklimiz Reboot’u desteklemeye devam edin.

CM: Ayrıca yeni yıl da yaklaşıyor. Umarım hepiniz sağlıklı ve huzurlu kalırsınız.




Eng Trans by: @beriko0214

18 Ocak 2018 Perşembe

[RÖPORTAJ/ÇEVİRİ] TVXQ - CREA Ocak 2018 Röportajı


Tohoshinki’nin, Japon dergisi CREA ile Ocak ayı sayısı için yaptığı işbirliğinden röportaj kesiti!




Tohoshinki ikilisinin kafasından geçen neşeli randevular…

İki yıllık bir aradan sonra aktivitelerinize yeniden başladınız bu yüzden sanırım bir buluşma düşünecek kadar vaktiniz yoktu. Ama bugün, keyifli bir randevu düşlerseniz harika olur. 
Başlangıç için, aklınıza gelen  ideal randevu sahnenize sahip bir film ya da dizi var mı?



YH: Çok fazla var. Japonca adını bilmiyorum ama bir Kore filminde, üniversiteli bir çift, eğlence parkı kapandıktan sonra gizlice içeri sızıp orada yalnız başlarına vakit geçirmişlerdi. Bence bu çok heyecan verici ve güzel bir anı olurdu.

CM: ‘’My Sassy Girl’’den mi bahsediyorsun?

YH: Evet, doğru. Bir eğlence parkına gizlice sızmak yasaları çiğnemek demek oluyor, değil mi?(gülüyor) Ama randevum için bir eğlence parkı kiralamak isterdim.

CM: Benim için, ‘’1 Day’’ adında bir İngiliz filmi. Aklıma belirli bir sahne gelmiyor ama bütünüyle romantik bir film olduğunu söyleyebilirim. Şöyle ki, birlikte zaman geçirmeyi seviyorlar ve ayrıldıkları zaman da birbirlerini düşünmekten kaçamıyorlar. Çok tutkulu ve sevimlilerdi. 

YH: Sanırım kararımı ‘’Güzel ve Çirkin’’ ile değiştireceğim. Özel günümüzde onlar gibi vals ve özel bir şeyler yapmak isterim.



Tamam, eğer bu gece Tokyo’da bir randevuya çıkacak olsaydınız, nereye gidersiniz?



YH: Gerçek bir randevu mu? Bir saniye. Bunu ciddiyetle düşünmeliyim. (gülüyor)

CM: Tamam, sen düşünene kadar ben yapayım… (gülüyor) Gerçekten kişisel fikrimi belirtmem gerekirse, daha önce hiç Sky Tree’ye gitmedim (Ç/N: Dünya’da Burç Halifeden sonraki en yüksek yapı) O yüzden oraya gitmek isterdim. En son Eyfel Kulesi’ne çıktığımda Paris yukarıdan inanılmaz güzel görünüyordu. Bu yüzden bir gün, sevdiğim kişiyle el ele tutuşurken böyle güzel bir gece manzarasını görmek istiyorum. 

YH: Sanırım ben herkesin yaptığı bir şeyi yapmak isterdim. Tıpkı üniversiteli bir çiftin yaptığı gibi bir yerlere gitmek, lezzetli şeyler yemek ve daha sonra onunla yalnız başıma bir tekne gezisine çıkmak. Her zaman için, işime kafa yoruyorum bu yüzden güzel bir gece manzarası izleyip rahatlayacağım ve her şeyi unutabileceğim bir yerde onunla biraz vakit geçirip konuşmak isterdim.



Hangisini tercih ederdiniz, ‘’yıldızları izleyebileceğiniz baş başa bir kamp’’ mı yoksa ‘’şehirdeki şık bir restoranda baş başa yemek’’ mi? 



CM: Ben sonuncuyu tercih ederdim. Kışın ortasında kamp yapmak iyi bir fikir gibi görünmüyor (gülüyor) Eğer kampa gideceksek, havalar iyileşinceye kadar bekleyeceğim ve öyle hazırlanacağım.

YH: Ben ilkini tercih ederim. Ama muhtemelen bir şef tutardım çünkü kampta da olsam lezzetli şeyler yemek isterim. Kampın en sevdiğim tarafı hiç beklemediğiniz şeyler deneyimliyor olmanız. Bu tecrübeler bizim için güzel anılar olabilirdi. 



Peki erkek olduğun için ateş yakmak ve ona lezzetli şeyler pişirmek zorunda olmak hakkında ne düşünüyorsun?


YH: Lise birinci sınıftayken gerçekten randevulaşmak istediğim bir kızın okuluna gittim. Gizlice gitmiştim ve ona hediye olarak bir gül vermiştim. Ayrıca bu iş için bana yardımcı olan arkadaşlarım da sonunda birer birer gül verdiler. Yüzüme taktığım maskeyi çıkardım ve ‘’Benim’’ dedim. 

CM: Burada size ek bir açıklama yapmak istiyorum. Benzer bir sahne ‘’My Sassy Girl’'de de var. (gülüyor)

YH: Bu planı filmden aldığımı kabul ediyorum ama bence başrolle benim kişiliğim arasında ortak bir şeyler var. Ona gülü verdikten sonra hepimiz birlikte bir gezi teknesine bindik ve ücreti, part-time çalışıp biriktirdiğim maaşımın tamamıyla ödedim.



O nasıldı peki o gün?



YH: Gerçekten çok mutluydu. (utanıyor). O zamana kadar hep soğuk bir karakter takındım. O, bizim ilk buluşmamızdı bu yüzden onun için bir şeyler yapmak istedim. Ama ona bir hediye vermektense ki bu çok sıkıcı bir fikirdi onun için böyle bir sürpriz yapmayı düşündüm.

CM: Ben ilk buluşmam hakkında ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. İlkokulda da ortaokulda da lisede de kimseyle çıkmadım. Doğruyu söylüyorum. Ama illa bir şeyler anlatmam gerekiyorsa, lise birdeyken kız arkadaşlarımdan biriyle nehre gitmiştik. Nehir boyunca yürüyüp konuşmuştuk ve… el ele tutuşmuştuk…



Bu bir randevuydu, öyle değil mi?



CM: Hayır. Sadece yürüdük ve biraz konuştuk… Gerçeği söyleyeyim mi? Kız arkadaşım olma potansiyeline sahip biriydi ama… Konuşacak fazla şeyimiz yoktu… Ve sohbetimiz ölümüne sıkıcıydı… Hepsi bu. Çok üzücü bir hikaye.



Gençliğinizden bu yana kadınlar hakkındaki izlenimleriniz değişti mi?



YH: Açıkçası benim ideal tipim fazlasıyla değişti. Eskiden benden daha güçlü fikirleri olan kadınları çekici bulurdum. Ama şu günlerde, aynı değerli duyguları paylaştığım kadınlar daha iyi benim için.

CM: Benim için de güçlü zihniyette bir kadınla anlaşmak zor. (gülüyor) Kibar ve konuşmayı seven kadınları tercih ederim. Güzel iletişim kurabileceğim kadınları…

YH: Eğer ‘’işte bu, o’’ gibi bir şeyler hissettiğim birini bulabilirsem onunla randevuya çıkmak ve onu pet shopa götürmek isterim. Hayvanlarla oynarken onun gerçek kişiliğini görebilirim.



Peki bu konuyla ilgili son olarak, hangi TVXQ şarkısını bir randevu için önerirsiniz?



YH: ''Wedding Dress'' olabilir?

CM: Kızı doğrudan nikahına mı alacaksın?

YH: Ahahah… Başım belaya girecek! (gülüyor)

CM: Bence ‘’Telephone’’ sözleri bir çiftin birbirine bir şeyler fısıldamasıyla ilgili.

YH: Pekâlâ ben de ‘’Aitakute, Aitakute’’yi seçiyorum. Ama çiftler randevuları için bizim konserimize gelirlerse bu çok fantastik olurdu.

CM: Orası, bizi iki yıldır bekleyen insanlarla buluşacağımız yer. Bu yüzden elbette insanlar randevuları için konserimize gelirse harika olur… Ama ben gerçekten çok fena bir şekilde özlediğim insanları yeniden göreceğim için mutluyum.

YH: İki yıl önce, turnemizin finalinde ‘’I-tte-ki-masu’’ (gidiyorum, ayrılıyorum) demiştim. Bu yüzden herkese ‘’Ta-da-i-ma’’ (geri döndüm, evdeyim) demek ve gerçekten kim olduğumuzu göstermek istiyorum. Şarkı söyleyerek ve dans ederek, şükranlarımızı fanlara direk iletmek istiyorum.



Seul, Tokyo ve Hong Kong konferanslarındayken neler düşündünüz?

YH: Dürüst olmak gerekirse, iki yıldır ortalarda görünmediğimizden, bizi bekleyen birileri olup olmadığı konusunda pek emin değildim. Ama büyük bir sürprizle karşılaşıp Japonya’daki insanlarla konferansta buluşunca, zihnim hemen, önceden Tohoshinki ile çalışırkenki sahip olduğum seviyeye ayarlandı. Zihnimi şuna odakladım : ‘’Yepyeni bir başlangıç yapacağım. Gerçekten!’’ Şimdi, size birçok farklı yönümü gösterebilmeyi umuyorum. Elbette Tohoshinki olarak ama aynı zamanda kişisel olarak da…

CM: Aktivitelerimize geri dönmüş olmak beni hâlâ biraz geriyor. Ama tekrar çalışabiliyor olmanın verdiği mutluluk gerginliğimden daha güçlü bir his. Geri döndüğümde, programım çoktan hazırlanıp kaydedilmişti bile…(gülüyor) Bu gerçekten harika bir şey. İşimi yaparken bundan keyif almak istiyorum, tekrar çalışabildiğim için mutluyum. 



Yeni albümünüz “Fine Collection~Begin Again~” ve ona eklediğiniz üç şarkı hakkında neler söyleyebilirsiniz?



CM: Bu üç şarkı, gerçekten kendimize güvendiğimiz ve yıllardır çok sevdiğimiz için kişisel olarak seçtiğimiz parçalardı. Bence bu şarkılar yeni albüm için çok özel oldu çünkü vokallerimizin ve duygularımızın ne kadar olgunlaştığını görebilirsiniz.



Yeni tekliniz ‘’Reboot’’ hakkında ne düşünüyorsunuz?



YH: Bu şarkıyı, şimdiki gerçek Tohoshinki ile ilişkilendirmek istedim. Parça kesinlikle Tohoshinki’nin rengine sahip ama biz ayrıca mevcut müzik tarzını da entegre ettik. Bence ürün, daha önce deneyimlediklerimizin çok ötesinde ve gerçekten harika. Eğer biri sadece bu parçamızı dinlerse bence bu seferki turnemizin nasıl olacağı hakkında kolayca tahmin yürütebilir.



İki yıllık boşluğunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?



CM: Hayatım ve yaşam stilim hakkında düşünme fırsatım oldu. Şu andan itibaren, ufkumu genişletmek ve dış dünyaya daha çok bakmak istiyorum.

YH: Bir birey olarak, çok fazla şey deneyimlemek benim dileğim. Ve bu deneyimleri Tohoshinki’nin Yunho’suna da aşılamak, bu sayede Tohoshinki’ye yeni bir güç kazandırmak benim için çok önemli.



30’lu yaşlarınızı nasıl geçirmek istiyorsunuz?



CM: Sanırım benim anahtar cümlem ‘’Keyif al!’’. Müziği gerçekten seviyorum ama bazen müziği sadece iş olarak görmek zorunda kalmaktan endişeleniyorum. Bazı zamanlar, kişisel hayatımda ve diğer insanlarla olan iletişimimde sorunlar yaşıyorum. Stres seviyemi azaltmak için, bir şeyleri kendi hızımda ve keyif alarak yapmak istiyorum.

YH: 30’lu yaşlarım için benim anahtar cümlem ‘’Ben böyleyim!’’ Başlangıçtan beri tutkulu bir insandım ve şimdiye kadar koşmayı sürdürdüm. Ama umarım artık biraz kendimi rahatlatabilir ve herkese gerçekte kim olduğumu gösterebilirim. Bazen çok çökmüş hissediyorum. Böyle zamanlarda, kendimi daha çok itip tansiyonumu yükseltmektense, herkese engelleri nasıl aştığımı göstermek istiyorum. Bence bu şekilde, daha olgun ve erkeksi görünüyorum.



Eng Trans by: @beriko0214

16 Ocak 2018 Salı

[RÖPORTAJ/ÇEVİRİ] TVXQ - Nikkei Aralık 2017 Röportajı

TVXQ , Japon Dergisi Nikkei Entertainment’in Aralık / 2017 sayısında yer aldı!



KAPAK KISMI:

İki yıldan sonra TVXQ ile ilk kez röportaj yapacağım için biraz gergindim. Asansörden çıkınca Yunho-san’ı buldum ama personeller ortada yoktu. Acaba Yunho-san benim için mi bekliyordu? Hayır, hayır sadece şaka yapıyorum. Tohoshinki ile bu çok fazla olan bir şey. Yunho-san genellikle TV istasyonlarını ve stüdyoları merak edip kendi başına etrafta dolanır. Diğer sanatçıların çoğu, bir röportajı bitirdikten sonra soyunma odalarına giderle ve bir sonraki röportaj için hazır olana dek orada beklerler. Ama Yunho-san bu rutine uymuyor. Aniden bunu hatırladım ve stüdyoya girdim. Ardından Changmin-san’ı, girişin yanındaki masada kızarmış domuz pirzolası sandviçi yerken buldum. Yerken çubuk kullanıyordu. Yemek zamanı olduğundan, personeller de ona katılmıştı ve biraz sohbet ettik. Tohoshinki gibi yıldızlarla aynı sınıfta olup, bizlere onlar kadar doğal taraflarını gösterecek başka bir sanatçı daha tanımıyorum. Ben onlar hakkında bir şeyler yazarken, muhtemelen ne kendileri ne de personelleri farkında değildi. Fakat böyle anlar gerçekliği ve onların doğallığını anlatıyor. Bana iyi bir röportajın sorular ve cevaplardan fazlası olması gerektiğini öğrettiler. Bu o kadar da özel bir şey değil. Eğer TVXQ ile birlikteyseniz bu, her zaman hissettiğiniz sıradan bir duygu.

-Nao-e Kimura


Tohoshinki ‘’Başlangıç çizgisinden başlıyor, bir kez daha’’
22 Ağustos 2017 sabahı, eğlence programları ve gazeteler geniş ölçüde TVXQ’nun dönüşünden bahsediyorlardı. Önceki gece Tokyo’da bir basın konferansı verdiler ve yeni bir albümle birlikte full comeback yapacaklarını ve beş dome stadyumunda konser turuna çıkacaklarını beyan ettiler. Birlikte Japon medyasında görülmeyeli tam iki yıl dört ay oldu.

Basın konferansları sadece Tokyo’da değil aynı zamanda Kore’de ve Hong Kong’da da yapıldı. Changmin terhis olalı sadece üç gün oldu fakat o tüm bu zaman boyunca gülümsemesini yüzünden hiç silmedi ve bana öyle geldi ki kamera flaşlarından oluşan bir tipiye maruz kalsa da geri dönüşlerinin kendisine hissettirdiği mutluluğu saklayamıyor.

Bu röportaj neredeyse 15 gün sonra gerçekleşti. Kendi ülkelerindeki büyük görevi tamamladılar. Onlarla buluştuğumda, öncesinde onlar hakkında bildiğim bazı şeylerin değişmiş olduğunu fark ettim. Biraz daha sakin, biraz daha açıklardı. Ürkek ya da gergin değillerdi. Onların esnek ruhlarının, tıpkı küçük çocuklar gibi nasıl da gelecekleri hakkında heyecanlı olduğunu hissedebiliyordum.

Bunu söyledikten sonra değinmemiz gereken diğer bir konu ise, iki yıllık bir boşluklarının olduğu. Açıkçası Japoncaları hakkında biraz endişeliydim ve eskisi kadar akıcı konuşamazlar diye bekliyordum. Ama bir kez konuşmaya başladıklarında, çoktan iki yıl önceki Japoncalarını geri kazandıklarını görmüş oldum. Comebackleri için gerçekten hazırlanmış olduklarını söyleyebilirim.

Verdikleri ara boyunca ne düşünüyorlardı? Geri dönüş gününe kendilerini nasıl hazırladılar? Ayrıyken birbirleri hakkında neler düşündüler? Gelecek için hayal ettikleri neler?
Pekâlâ , bu kadarı yeterli. Hadi onlara geri dönüşleri hakkında neler düşündüklerini soralım!


Seul, Tokyo ve Hong Kong’da gerçekleştirmiş olduğunuz basın konferanslarınız ile ilgili izlenimlerinizi paylaşır mısınız?


Yunho: Bu konferanslar TVXQ’nun 2017’deki ilk programıydı. Bu üç ülkeyi ziyaret etmek harikaydı fakat başta bizi bekleyen insanların olup olmadığı eğer varsa bu zamana kadar bizi nasıl bekledikleri hakkında endişelerim vardı. Umduğumdan daha çok kişi bizi görmeye geldiği için çok mutlu oldum.


 Changmin: Pekâlâ, benim için iki günde üç ülkeyi ziyaret emek epey zor bir program oldu. Ama yine de bu ziyaretler boyunca iyi iş çıkardığım için memnunum. Bu yüzden kişisel olarak şöyle düşündüm : ‘’ Tamam, hâlâ bunu yapabilirim.’’ Ve rahatladım… (gülüyor)


Yunho: Ne? Bunu hala yapabileceğini mi düşündün? (gülüyor)


Changmin: Evet. Buna ilaveten, tekrar bu şekilde meşgul olabildiğim için mutluydum. Gerçekten minnettardım. Hong Kong’da konferans sırasında, fanlarımız bize, üzerinde ‘’Geri dönmenizi bekledik.’’ yazan afişler gösterdiler. Onlara gerçekten minnettarım. Ayrıca beklemediğim kadar çok basın mensubu görmekte beni fazlasıyla mutlu etti.


Yunho: Evet, ben de gerçekten çok etkilendim. Seul’de 200 kadar medya görevlisi toplandı. Basın konferansından önce, ne konuşmam gerektiğini ya da ciddi bir tonla mı yoksa şakayla karışık mı konuşmam gerektiğini bilmiyordum. Ama herkesin yüzündeki ifadeyi gördükten sonra, daha güçlü hissettim ve bize hoş geldiniz dediler. Bu beni rahatlattı.



İkiniz de konferansın başından itibaren gülümsediniz ve bence bu basın mensuplarının da rahatlamasına yardımcı olmuştur.


Yunho: Haklı olabilirsiniz. Dürüst olmak gerekirse, ben konferanstan önce en son dakikalar da dahil çok gergindim.


Changmin: Ben de öyle.



Japonya’daki basın konferansında yaklaşık 100 basın mensubu vardı. Bunun sebebi sadece seçilmiş olan medya görevlileri davetliydi ve birçoğu da konferansa gelemedi. Eğer bir kısıtlama koymasaydık, orada bir insan seli oluşabilir ve bu da bir kaosa sebebiyet verebilirdi. Basın konferansını düzenleyen kişiler böyle durumdan kaçındılar.  Her neyse, iki yıllık bir aradan sonra Japonya’yı ziyaret ettiniz. 2005 yılında çıkış yapmış olduğunuzdan Japonya’ya sayısız kez geldiniz. Ama iki yıllık boşluğunuzdan sonra Japonya’ya ilk ayak bastığınızda neler hissettiniz?



Yunho: Haneda Havalimanı’na indiğim anda bütün o atmosferi hissettim ve ‘’Evet, kesinlikle Japonya’dayım.’’ Diye düşündüm. Burada olmayı özlemişim. Havalimanından ayrılıp Gökkuşağı Köprüsü’nün üzerinden geçerken eski günlerde yaptığım gibi kendi kıçımı tekmeleyerek ‘’Tekrar buradayım, yeniden başlıyor.’’ Dedim. O gün hava da beklenmedik şekilde iyiydi. Güzel havanın Tohoshinki’nin aktiviteleriyle bir ilgisi olup olmadığı konusunda size garanti veremem (gülüyor). Ama hava çok güzel olduğundan ‘’Şu andan itibaren Tohoshinki’nin yürüyeceği yollar bu güzel hava gibi olacak.’’ Diye düşündüm. Konferansın yapılacağı mekana giderken çok iyi hissediyordum.



Aslında doğrusun. Bu yıl Ağustos ayında Tokyo’da bolca yağmur yağdı. O gün havanın güneşli olmasının bir anlamı olmalı.


Yunho: Oh! Sen de öyle düşünüyorsun, değil mi?



Changmin-san, terhis olduktan sonraki üç gün boyunca çokça meşguldün. Ailenle buluşmak için zamanın oldu mu?



Changmin: Evet, onlarla buluştum. Ailemle vakit harcamayı diğer her şeyden daha çok istiyordum. Bu yüzden birlikte bir şeyler yaptık. Hep birlikte yemek yemeye gittik ve bunun gibi şeyler…


Yunho: Evet bu yüzden terhis olduğu gün onu aramadım. Sadece tebriklerimi ileten bir e-mail yolladım.

Changmin: Gerçekten çok düşünceliydin.

Yunho: Ayrıca bir sonraki günden itibaren işe geri döndü (gülüyor). En azından o günü ailesi ile harcamasını isterdim. Onu rahatsız etmemek için elimden gelenin en iyisini yaptım. (kendisiyle çok gurur duyuyor gibi görünüyor)

Changmin: Evet hemen bir sonraki gün çalışmaya başladım! Sıkı çalıştığımızla ilgili haberler duymak fanlarımız için heyecan verici olabilir, bunu anlıyorum. Ama bu kadar sıkı çalışmamız gerçekten gerekli mi? (gülüyor)

Yunho: Ama bizi iki yıl boyunca bekleyen bu kadar kişiyi hayal kırıklığına uğratamayız. Daha sıkı, daha sıkı ve daha sıkı çalışmalıyız!

Changmin: Daha sıkı ve daha sıkı derken? (gülüyor)



Basit bir sorum var! Bu geçen iki yıl hakkında ne düşünüyorsunuz? Kısa mıydı, uzun mu?



Changmin: Kesinlikle çok uzundu. Buna hiç şüphe yok!

Yunho: (gülüyor) Aslında benim için oldukça kısaydı. Gerçekten kendim hakkında düşünmek için bu hayatım boyunca elime geçen ilk gerçek fırsattı. Artık böyle bir şey için zaman bulabileceğimi sanmıyorum. Elbette, tekrardan sahnede olmayı delicesine istiyorum ama o zamanlar içinde bulunduğum durumun avantajlarından yararlanmalı ve kendi kendimin tadını çıkarmalıyım diye düşünmüştüm. Bu yüzden çok uzun değildi. Nelere ihtiyacım olduğunu araştırdım ve onları kazandım, ayrıca kendimi yükseltmek ve bir üst seviyeye atlatmak için çok çalıştım. Benim için harika bir deneyim oldu. Eminim Changmin de benimle aynı düşünüyor.



Bu bana çok mantıklı geldi. Onlar gibi çocukluklarından beri, bu acımasız eğlence dünyasında zaman sınırı tarafından kovalanırken delicesine sıkı çalışan birileri için, sadece durup kendileri hakkında düşündükleri bu zaman diliminin neden kıymetli olduğunu ve onlara neden hazine gibi geldiğini anlayabiliyorum.



Yunho: Evet, haklısınız. Bu iki yılda, gece gündüz farklı işler yaptım. Geceleri sadece kendim oluyordum ve çeşitli şeyler hakkında düşünüyordum. ‘’Tohoshinki’nin Yunho’sunun etrafında bir sürü destekleyici faktör vardı ama şimdi Yunho sadece kendi başına. Peki şimdi ne yapacak?’’ Bu soruyu kendime her gece sordum ve tam buradan başladım. Kendi başıma yapabileceğim bir şeyler bulmaya çalıştım ve çok fazla şey denedim. Bence ‘’sorumluluk’’ kelimesinin anlamını biraz daha iyi öğrendim. Daha spesifik olarak, ben grubumun lideriydim bu yüzden daha genç üyelere tavsiyeler verir ve onların sorunlarını çözerdim. Umarım bundan sonra bu tecrübelerimi hatırlar ve eylemlerimde kullanırım.



Verdikleri aradan hemen önce, Yunho sıklıkla ‘’değişmekten’’ bahsederdi. ‘’Bir canavar olarak geri döneceğim.’’  Diğer yandan Yunho, geri dönüşlerinden sonra o kadar da değişmemiş olan Changmin hakkında rahatlamış hissediyor. Bu beklediğim bir şey değildi.


Yunho: İki yıllık boşluğumuz süresince birçok kez izinlerimizde bir araya geldik. Ama geri döndükten sonra onu gördüğüm an, ‘’Changmin yine aynı Changmin’’ diye düşündüm. Nasıl desem? Açıklaması zor. Ama Changmin’in etrafına yaydığı hava değişmişti.  Changmin tabii hâlâ Changmindi, ama biraz daha nazik… Ve daha olgundu.

(Changmin utanıyor.)

Yunho: ‘’Ben bir erkeğim!’’ böyle diyor ve gerçekten sert davranmak için çok çaba sarf ediyordu. Bir erkek böyle olmamalı… Ama şimdi Changmin’in insanlara yaklaşım tarzı çok nazik. Ve artık çok daha sakin.  Ayrıca onun fazlasıyla olgunlaşmış olduğunu düşünüyorum. Çok heyecanlandım ‘’Vay canına! Onunla çalışmak için sabırsızlanıyorum!’’ dedim.



Sanırım ‘’canavar gibi geri dönmek’’ ile ilgili beyanın sana biraz baskı yapmış doğru muyum?


Yunho: Aslında evet! (gülüyor) Ama bence bir erkeğin elde edebileceğinden biraz daha büyük bir hedef belirlemesi gerçekten önemli, ancak o zaman bunu yapar. Ben buradan başlayacağım. Yolum hakkındaki küçük detayları orada, vardığım yerde kararlaştırabilirim. Japon fanlarımızın canavara dönüşmüş Yunho’yu dört gözle beklediğini biliyorum bu yüzden şu anda bir sürü şey hazırlıyorum. Evet… Bu gerçekten baskı altında hissettiriyor. Hahahahaha!



Kore’deki basın konferansında Changmin-san ‘’Bundan önce soğuk kalpli bir kardeş olduğum için pişmanım. Şu andan itibaren ağabeyim Yunho’ya karşı nazik olmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım.’’ Demişti. Ama bence zaten her zaman Yunho’ya karşı naziktin. (bu sözüme fazlasıyla güldüler)



Changmin: Hayır, ona karşı daha nazik olmalıyım. Açıkçası tüm bu zaman boyunca şirketimizden arkadaşlarımız olan Siwon-san ve Donghae-san ile birlikteydim. Aynı grubun üyesi olmalarına rağmen birbirlerine bir centilmen gibi davrandıklarını fark ettim. Birbirlerine karşı çok nazikler ve her zaman yardımlaşıyorlar. Onlarla olduğum bu iki yıllık süreç boyunca hep ‘’Ben de Yunho hyungla bu ikisi gibi olmak istiyorum. Takım arkadaşıma karşı daha nazik olmak istiyorum.’’ Diye düşündüm. Belki de bilinçsizce onlardan bir şeyler öğrenmişimdir.


Yunho-san, son zamanlarda Changmin-san hakkında neler düşünüyorsun? Gerçekten artık sana karşı daha mı nazik?



Yunho: Pekâlâ, henüz bir araya geleli fazla olmadı, onu bir süre daha gözlemleyeceğim (gülüyor). Bana karşı daha kibar olduğunu fark ettim, her şeyde bana yardım ediyor. Kısa bir süre önce kıyafetimdeki ipleri ayıkladı…


Ah! Bu her zaman Yunho-san’ın ideal tipi olan kadından beklediği bir şey olarak biliniyor, öyle değil mi?



Yunho: Evet, bir kadından beklediğim bir şey! Ne yazık ki Changmin bir erkek. (gülerken Changmin’in elini kavradı ve sıkı bir şekilde salladı. Changmin ise kahkahalarla gülmek dışında bir şey yapmadı.)



Onlar ortalıkta yokken, Japonya’da iki kez film konseri düzenlendi. İlk seferinde, Japonya’daki 47 belediye ve şehir idaresi altındaki konser salonlarında ve live houselarda gerçekleştirilen film konserler; ikinci seferinde ise Makuhari Messe, Yokohama Arena, Osaka Castle Hall ve daha fazlası gibi büyük mekânlarda gösterime girdi. Film konserlerinde, eski canlı konserlerinden videolar gösterildi, fanlar şarkılara eşlik edip tezahürat ettiler ve Tohoshinki’nin sembolü olan kırmızı renkteki ışıklı çubuklarını salladılar. Herkes film konserlerden büyük zevk aldı.



Yunho: Film konserlerimizin olduğunu duydum. Personellerimiz bize fotoğrafları gösterdiler.

Changmin: Ben çevrimiçi haberlerde görmüştüm. Gerçekten minnettar olmalıyım. Film konserlerinde gösterilen görüntüler zaten DVDlerde yer alıyordu… Bu yüzden, öyle sanıyorum ki fanlarımız zaten o videolara sahipler ama yine de tekrar para ödeyip hep birlikte film konserlere gittiler… Biz orada olmadığımız halde. Sanırım, birileriyle birlikte olmak ve videoyu izleyip tezahürat etmek istediler. Onların bu nezaketini karşılıksız bırakmamam gerektiğini düşünüyorum.

Yunho: O anki ruh halimle, onlara katılabilmeyi çok isterdim. Onlarla, orada olamadığım için çok üzüldüm. Film konserinin sonunda, sahneye zıplayıp ‘’Biz geldik! Hadi canlı konserimize başlayalım!’’ diyebilmeyi çok istedim.



Film konserleri demişken, Toho dans ve band ekipleri sahne arkasında Yunho-san hakkında konuştu ve bu epey ilgi topladı. Gerçekten çok katı, disiplinli ve korkutucu bir lider olduğunu duydum.


Yunho: Gerçekten mi? (gülüyor)


Changmin-san, senin bakış açına göre, Yunho-san’ın hangi tarafları insanlar için sert ve korkutucu?


Changmin: Ah, pekâlâ… Bence Yunho hyung sertten daha çok mükemmeliyetçi. Bence herkes sahnede mükemmel olmak ister ama hepimizin arasında, Yunho her zaman sahnenin en önünde duruyor ve orada performans sergiliyor… Bu yüzden, kendisini sahnenin ‘’ustası’’ olarak görüyor. Onun bu sorumluluğu diğer herkesten daha sert bir biçimde hissettiğine inanıyorum, bu yüzden liderliğini gösteriyor ve işte bu yüzden o hepimizin lideri. Bence kesinlikle onun gibi birine ihtiyacımız var.

Yunho: Sanırım çoğu zaman aptalca konuşuyorum ve sanırım arada böyle olmaya ihtiyacım var (gülüyor). Ama onları neden bu kadar zorladığıma gelirsek, sebebi her bir dansçımı tıpkı kendim gibi bir sanatçı olarak görmem. Gösterilerimizde hep birlikteyiz. Tohoshinki sadece iki kişiden ibaret değil ve biz bunu önümüzdeki kalabalığa göstermekle yükümlüyüz.

Changmin: Sana katılıyorum.

Yunho: Dansçılarımız için önemli olan tek nokta dans değil. Jest ve mimikleri… Demek istediğim hareket etmeleri gerek. Bunu düzgün yaptıklarından emin olacağım. Ayrıca band üyelerimizin de kılavuzu benim. Dans takımındaki üyelerimizin ve band üyelerimizin hepsi profesyonel ama Tohoshinki şarkıları söz konusu olunca en iyisini ben bilirim diye düşünüyorum.



İki yıl boyunca, daha küçük sahnelerde, çocukların ve daha yaşlı insanların dahil olduğu kalabalıklara performans sergilemeyi deneyimlediler. Bu ikisi 70.000 kişiyi Nissan’da toplamış kişiler. Küçük bir sahnede yer almak onlara çok şey öğretmiştir diye düşünüyorum.



Yunho: Evet, elbette! Geçtiğimiz iki yılda sahne aldığım mekanların sistemi Nissan stadyumundan, dome stadyumlarından ve arenalardan çok farklıydı. Çok küçük sahnelerdi ama yine de elimden gelenin en iyisini yaptım ve önümdeki kalabalığın gülümsediğini gördüm… Ve bu beni daha da güçlü kıldı. Bence bir sanatçı için, kendine inanmak ve kalabalığın, hissettiklerini bilmesine izin vermek çok önemli bir şey.  Bunu çok güçlü bir şekilde hissettim. Daha önce de söylediğim gibi, bu kendimi ikna edebilme fırsatını ilk kez yakaladığım zaman dilimiydi. Gelecekte de ne olursa olsun, bunu hatırlayacağım.



Orada bütün kalbinle şarkı söylerken, önündeki kalabalıkla hislerini tam olarak paylaşabildiğini düşünüyor musun?



Yunho: Evet, bu en önemli şey! İkincisi becerileriniz. Üçüncüsü ise karakteriniz.

Changmin: Benim için de öyle… Bu iki yılda sahne aldığım yerler… Şarkı söylerken ve dans ederken elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Ama zaman geçtikçe, performans sergilediğimiz o büyük mekanların ne kadar önemli yerler olduğunu daha iyi kavradım.

 Yunho: Evet, seni çok anlıyorum.

Changmin: Daha önce bu sahneleri hiç bu kadar çok dikkate almamıştım. Ama deneyimlerim bana geri adım attırdı ve kariyerime tekrar başladığımda bu zihniyeti yeniden kazandım. Evet, sanırım iki sene boyunca gerçek sahnelerde performans sergilemeyi özlemişim. Zaman geçtikçe bu, bende daha büyük bir susuzluğa yol açtı.

Yunho: Ama diğer yandan, artık daha fazla fanboyumuz olduğunu düşünüyorum. Kore’de erkekler ve genel olarak genç kesim TVXQ’yu pek bilmiyor. Ama ben sıkı bir performans sergiledikten sonra beni gören erkekler ‘’Bundan sonra seni destekleyeceğim!’’ dediler bana. Yangju’da sahne aldıktan sonra küçük bir çocuktan bir mektup aldım. ‘’Üniformalı şarkı söyleyen kişinin bu kadar ünlü biri olduğunu bilmiyordum. Gerçekten çok etkilendim.’’ Yazmıştı.


Oh, bu seni gerçekten çok mutlu etmiş olmalı.



Yunho: Evet, mektubu okuduktan sonra, gerçekten çok iyimser düşünmeye başladım. ‘’Oh, belki de TVXQ bundan sonra daha çok yayılır.’’ Bilemiyorum… Mektup çocuğun anne babası tarafından yazılmış da olabilir. (gülüyor)



Öyle olduğunu sanmıyorum. Changmin-san, çocuklar için suç önleme kampanyasında Seul polis maskotunun kostümünü giydin, öyle değil mi?


Changmin: Ah, çok sıcaklamıştım… Zaten yazın ortasındaydık! (gülüyor)

Yunho: O zamanlar, senin hakkında birkaç dedikodu kulağıma gelmişti ve senin çok sıkı çalıştığını düşünmüştüm.


27 Ekim’de geri dönüşlerini kutlamak için  “Fine collection~Begin Again~” başlıklı albümleri yayınlandı. Bu, içinde 3 CD ve toplam 40 şarkının olduğu büyük bir albüm. İçinde yeniden kaydettikleri 3 şarkı var ve bu şarkılar kariyerlerinin ilk-orta dönemlerinden seçildi. Daha önceki konserlerinde çoktan ‘’Rising Sun’’ ve ‘’Why Did I Fall In Love With You?’’yu sergilemiş olduklarından geriye en çok dikkat çeken ‘’Bolero’’ kalıyordu. Bu şarkı 2009 yılında çıktı ve söylemesi en zor aynı zamanda bir o kadar da muhteşem bir ballad. Ve bu, şarkıyı ikisinin birlikte söylediği ilk sefer. Changmin 2015 yılındaki SMTOWN konserinde hoobeleriyle birlikte bu şarkıyı söyledi ve fanlar Bolero’yu Yunho ile birlikte söylemesi için de tezahürat ettiler. Ama bu şarkıyı albüme dahil etmelerinin ardındaki nedeni çok iyi görebiliyorum. ‘’Biz, geçmişteki bizden daha da yüksek yerlere yürüyeceğiz!’’


Yunho: O SMTOWN konserinde gördüğünüz gibi, şarkıyı üç kişi söylüyor, öyle değil mi? Ama bu sefer şarkıyı sadece ikimiz söyledik. Birkaç büyük sorunla başa çıkmamız gerekti ama şarkı çok anlamlı… Ayrıca kendimizi test etmek istedik.

Changmin: Şarkıyı ikimizin de ayrı ayrı söylediği bazı geçiş yerlerinde nefes almaya bile vaktimiz yok. (gülüyor)

Yunho: Evet, şarkıyı söylemek için sıraya girmekle meşgul olduğumuzdan nefes almaya vakit yok. (gülüyor) Changmin’le birlikte sıkı bir mücadeleye girdim ve bu şarkıyı söylerken ‘’Biz bu işin altından nasıl kalkacağız ve nasıl herkesi etkilemeyi başaracağız?’’ diye çok düşündüm. Sözlere gelince, her cümle ve akış üzerinde büyük bir ciddiyetle kafa yorduk. Umarım hepiniz şarkıyı dinlediğinizde, Tohoshinki’nin merdivenden bir basamak daha yukarı çıktığını görebilirsiniz. Şarkıyı duyunca çok nostaljik hissedeceksiniz ama aynı zamanda yeni bir şeyler olduğunu da fark edeceksiniz diye düşünüyorum. Bu şarkıya gerçekten çok güveniyorum.

Changmin: İkimizin de finalde çıkan ürünü dinlemesi için bir şansı olmadı bu yüzden ben de dinlemek için dört gözle bekliyorum.

Yunho: Şarkıyı ikimiz tek başımıza söylemeye karar verdiğimizde, doğrusu yapabileceğimizden pek emin değildim. Ama vokallerimizi duyduktan sonra ‘’Ah, bu şarkı şu an ikimize de çok uyuyor.’’ Diye düşündüm. Bence insan olarak da erkek olarak da biraz daha büyüdük, vokallerimizin bu şarkıya çok uyduğunu düşünüyorum. Eğer bu şarkıyı ikimiz… Geçmişte söylemeye çalışsaydık bir şeyler eksik kalacaktı.



Şarkıyı canlı performanslarınızın birinde dinlemek isterim


Yunho: Konserde mi? ^^ Biz daha önce ‘’Rising Sun’’ ve ‘’Love in the Ice’’ şarkılarını sahneledik. Başlangıçta herkes bu şarkıları ikimizin söylemesinin imkansız olduğunu düşünüyordu, ama başardık. Çünkü biz Tohoshinki’yiz!



Vakit ilerledikçe doğal olarak söz, Kasım’ın 11’inde başlayan dome turuna geldi. Bu sefer Japonya’nın 5 büyük şehrinde 14 konser verecekler, ve totalde 650.000 izleyici bekliyorlar. Bu kadar uzun bir boşluktan sonra böyle rakamlarla oynayabilecek çok fazla Japon sanatçı bile yok. Turneleri henüz başlamadığı için çok fazla bir şey söyleyemiyorlar ama birkaç ipucu koparmayı başarıyorum.


Yunho: Ara vermeden önce, canlı konserlerimizin nasıl olması gerektiği ya da bir dahaki sefere ne yapmak istediğimiz başlıkları üzerinde uzun uzun tartıştık, bu yüzden bu sefer, herkese neler planladığımızı ve düşüncelerimizi göstereceğiz. Fanlarımızın en sevdikleri şarkıları yeni versiyonlarıyla sergileyebileceğiz. Daha önce sistematik ve teknolojik olarak denemediğimiz bir şeyi de bu sefer kullanmak istedik. Herkesin neler yapmak istediğini oy birliğiyle belirliyoruz.



Bu sefer yeni bir albüm yayınlamadınız, bu yüzden şarkı listesini hayal edemiyorum. Bu seferki sanki biraz ‘’Tohoshinki’nin en iyi parçaları’’ tarzında bir şey. Bence bu sefer herkes şarkılarınıza ilk seferden itibaren heyecanlı bir şekilde tezahürat edebilecek.


Yunho: Evet, öyle umuyorum. Ama aynı zamanda müthiş bir riskle de karşı karşıyayız (gülüyor) elimizden gelenin en iyisi yapmamız gerekiyor.

Changmin: Her halükarda, söyleyeceğimiz şarkılar çoğunlukla bu albümden olacak. İzleyicilere iyi bir sahne vermek durumundayız ve umarım bundan keyif alabiliriz. ‘’Ah, biz bu şarkıyı çok severdik’’ der gibi. Umarım böyle düşüncelerle performans sergileyebiliriz.

Yunho: Şarkı listesi neredeyse tamamlandı ama benim bunu kendimiz için zorlaştırıp zorlaştırmadığımızla ilgili endişelerim var. Sanki biraz sınırlarımızı zorluyor gibiyiz (gülüyor) Bu gerçekten Tohoshinki’ye uyan bir şey. Ama izleyicilerimizin tarafından baktığımda, bence harika bir set list oluşturduk ve elimizden gelenin en iyisini yapacağız.


Canlı performanslarını oluştururken üzerinde durdukları prensip, personellerinin onlar için hazırladığı set listten ibaret. Ama üyeler takıma katıldıktan sonra, sergilenebilecek en iyi sahne için çeşitli oynamalar ve düzenlemeler yapacaklar. Bu yüzden personellerin hazırladığı liste %60 oranında tamamlanmış sayılıyor. Kendi fikirlerini ve başka çeşitli fikirleri de plan üzerine yansıtıp sahnede parlatacaklar.

Bence fanlarınız sahne oluşturmada büyük payınızın olduğu performanslarınızı görmek için sabırsızlanıyordur. Gelecekteki sahnelerinizde de rollerinizin değişeceğini düşünüyor musunuz?


Yunho: Sahne yönetmenimiz Sam-san’a sormamız gerekiyor ve onun her zaman bizim ana sahne yönetmenimiz olacağını da eklemek istiyorum. Ama elbette fikirlerimizi birleştirmek için ona soracağız üstelik bu sefer bazı kısımlar neredeyse %100 benim bireysel fikrime göre düzenlendi.

Changmin: Ben gerçekten ‘’Benim istediğim gibi de olsun!’’ diye inatlaşmayı sevmiyorum. Harika bir konser olduğu sürece, benim fikrim öncelikli olarak düşünülmüş ya da düşünülmemiş pek umurumda değil. Birçok buluşma olması ve en iyi fikirle çalışmamız daha önemlidir diye düşünüyorum.

Dansçılarınızı ve band üyelerinizi görme şansınız oldu mu?

Yunho & Changmin: Henüz olmadı.

Changmin: Ara sıra birbirimize mail atıyorduk. Pekâlâ… Bu benim kişisel gözlemim. ‘’One Piece’’ animesinde, Rufy’nin ‘’Birbirimizi iki yıl sonra tekrar göreceğiz!’’ dediği bir sahne vardı ve sonra hepsi ayrılmışlardı. Biraz bizim durumu andırıyor… Gerçekten beni çok etkileyen bir sahne olmuştu. Bu yüzden bazen aklıma geliyor ya da açıp izliyorum. ‘’Hepimiz sıkı çalışacağız, güçleneceğiz ve iki yıl sonra tekrar burada buluşacağız.’’ Bence band üyelerimiz ve dansçılarımız için de durum böyle.


Konser demişken, duyduğuma göre ikiniz birlikte hoobeleriniz olan SHINee’nin Tokyo Dome konserini izlemeye gitmişsiniz.


Yunho: Evet bu benim Tokyo Dome’a bir izleyici olarak ilk gidişimdi ve çok şey öğrendim. Sahne ve izleyici koltukları arasındaki mesafe, atmosfer, bizim ve dansçıların çalıştığı kısım ya da kalabalıkla nasıl bağlantı kurabileceğimiz… Aslında aramızda biraz mesafe var, eğer çarpıcı bir etki yaratmak istiyorsak biraz daha dramatik hareket etmeliyiz öbür türlü ihmalkârlık olur. Ve elbette SHINee’nin konseri harikaydı, çok keyif aldım. Ama konser sırasında ‘’Belki biz de şöyle ya da böyle yapmalıyız.’’ Diye düşünüp durdum. Sanırım onların konserlerinde bazı şeyleri ölçüp biçmeye olanak buldum ve bu harika bir deneyim oldu. Gerçekten.

Changmin: SHINee’yi hoobelerimiz olarak görmüyorum onlar benim en sevdiğim grup bu yüzden sadece konserlerinin tadını çıkardım. Ama Yunho’nun da dediği gibi aynı zamanda kendi turnemiz ve neler yapmamız gerektiği hakkında da düşündüm… Sürekli bunu ve şunu da yapmalıyız diye aklımdan geçirip durdum… Bu yüzden heyecan ve ilham verici bir anı oldu.



Şimdi Yunho 31, Changmin ise 29 yaşında. Japonya’ya ilk geldikleri zaman henüz çocuk olduklarından artık Ara-sa nesline giriş yapmış bulunuyorlar (Ara-sa 30’lu yaşların civarında olanlara kullanılan Japonca bir terim) Ara-sa’nın ne olduğunu tam olarak bilmiyorlardı ve öğrendiklerinde kafaları patlayıncaya kadar güldüler!


Changmin: 30’lu yaşlarda olanlara Ara-sa mı deniliyor? Bu da ne ? Çok garip ya! (kahkaha patlaması)

Kulağa garip mi geliyor?

Yunho: Benim için problem yok, Ara-sa! (gülüyor)


Fiziki eğitim, şeklinizi korumak, sağlığınızı korumak… Bunlar artık eskisinden daha çok dikkat etmeniz gereken şeyler.


Yunho: Evet, açıkçası öncesinde sağlıklı olmakla fazla ilgilenen biri değildim ama bu iki yılda çok fazla egzersiz yaptım ve şu anda da bunu sürdürüyorum. Bu yıl Haziran ayında Tohoshinki şarkılarını SMTOWN konserlerinde solo söyledim bu yüzden düzgün bir vücut şekli için çok çalıştım. Benim için iyi oldu bu yüzden spor salonunda vücut çalışmayı sürdüreceğim.



Sanırım Yunho-san geri dönüş için hazırlanırken rahat bir 7 kilo kaybetti. Ama görüyorum ki, diyetten ziyade egzersizler sayesinde böyle zayıflamışsın.


Yunho: Evet, eğer egzersiz yapmaya güç kazanmak ve biraz daha esnek olmak için odaklanırsanız doğal olarak kilo veriyorsunuz.

Peki ya sen Changmin-san?

Changmin: Ah… Ben son zamanlarda… Hava değişikliğini seviyorum.

Hava değişikliği mi?

Changmin: Evet, tıpkı bugünkü gibi, tüm gün stüdyoda fotoğraf çekimlerim vardı bu yüzden temiz hava almaya vakit bulamadım. Bu yüzden dışarı çıkmayı ve taze havayı içime doldurmayı seviyorum. Bazı yerlerime akupunktur iğneleri koyuyorum ve esneme hareketleri yapıyorum… Son günlerde böyle yeni şeyler deniyorum. Ah, ayrıca karbonhidrat tüketimimi de sınırlandırmaya çalışıyorum. Artık önceden yaptığım gibi sıkı diyetlere girmiyorum. Ama çalışırken karbonhidrat alımını en aza indirmeye çalışıyorum… Ama ara verdiğimizde tıpkı bir domuzcuk gibi şişeceğim. Ancak, çok az yemenin de domuzcuk gibi şişmanlamanın da insan sağlığı için iyi olmadığını duydum. Bu yüzden ara verdiğimiz zamanlarda da yediğim karbonhidrat miktarını azaltacağım… Evet.

Yunho: Bence ben eskisinden daha az yiyorum. Artık daha az karbonhidrat ve daha çok protein tüketiyorum. Gerçekten çok iyi bir et tüketicisiydim ama son zamanlarda sebze ağırlıklı besleniyorum. Ve konu biraz raydan çıkabilir ama eskiden sadece buzlu çikolata içerken artık Americano içiyorum.

Oh, yani tat alma cisimciklerinde seninle birlikte büyüyüp olgunlaşmış…

Yunho: Evet, teşekkürler. Hâlâ içlerinden bazılarını çocuk olarak saklıyorum ama… (gülüyor)

Changmin: Buzlu çikolata içmeye bir son verdiğin için mutluyum. O şey yüzünden o kadar hızlı kilo alıyordun ki endişelenmeye başlamıştım.



Dünya çok hızlı değişiyor ve tabii ki bu eğlence dünyasına da etki ediyor. Değişen bu dünyada neyi aynı tutmak neyi saklamak istiyorlar?


Yunho: Evet, doğru. Fanlarımızla birlikte almış olduğumuz bu yol, sadece Tohoshinki’nin  sahip olduğu bir gurur… Bu yüzden bunu herhangi bir ödün vermeden aynı şekilde tutmak istiyorum.

Changmin: (derin bir onaylamayla kafasını sallıyor)

Yunho: Şahsen, Tohoshinki’nin insan olan tarafını göstermenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Herkese umut ve cesaret vermek için, daha iyi bir insan olmak zorundayım. Ben çok hassas biriyim ve çok fazla düşünmeye aşırı eğilimli bir insanım, bu yüzden daha basit ve pozitif bir insan olmak istiyorum. Bence bu değiştirmek istediğim kısım. Ben bir şeyi kafama koyduğum zaman kesinlikle yaparım ama karar verene kadar… Pekâlâ kan grubum A olduğu için oradan beni anlayabilirsiniz. (gülüyor) Hangi yolu seçeceğime karar vermek benim için çok zor oluyor. Çok fazla olanağı düşünmekten odaklanmamı kaybediyorum. Tohoshinki için en iyisi nedir? Denemek tamam ama gerçekten Tohoshinki’nin kendine has özel rengini korumak istiyorum. Ek olarak, yakın bir zamanda Changmin benim sorumluluklarımdan bahsetti. Her zaman sahip olduğum sorumlulukları kalbimde tutacağım.

Changmin: Değiştirmek istemeyeceğim şey, çevrem ve onlara olan minnettarlığım. Şu an hissettiklerimi değiştirmek istemiyorum. Fanlarımız, personellerimiz, benimle ve etrafımda olan her şey… Bütün bunların benim için ne kadar önemli olduğunu anladım ve bu hisleri içimde tutmaya devam etmek istiyorum.

Eğer doğru anladıysam, sen kendin değişmek istemiyorsun. Bu etrafını veya çevrendekileri değiştirmekle ilgili değil…

Changmin: Evet, doğru. Değiştirmek istediğim şey… Açıkçası çok büyük dileklerim yok. Ama her gün ‘’Bugünün dünden daha iyi olmasını diliyorum.’’ Diye düşünüyorum. ‘’Umarım bugün, dünden daha iyi bir gün olarak karşılar beni.’’ Sanırım benim dileğim bu.



Eskiden Changmin ‘’ Eğer Yunho hayallerini kovalayan biriyse ben de onun yanında koşan ve hayallerinden bir ısırık alan kişi olacağım.’’ Der ve herkesi güldürürdü. Yunho tutkuyla dolu bir adam, ve kendi hayallerine odaklanmış biri. Changmin, Yunho’dan gerçekten çok farklı fakat son zamanlarda onun da bir hayali varmış.

Changmin: Mesela, gerçekten müzik üzerinde çalışmak ve ona odaklanmak istiyorum. Müzik dinlediğim zaman, şarkıda hangi enstrümanların kullanıldığını bilmeyi ve ritimle şarkı söyleyebilmeyi isterdim. Sadece şarkı söyleme aralığının genişliğiyle ilgili değil ama her aralıkta mükemmel söyleyebilmeyi ve kendi şarkılarımı söyleyebilmeyi çok isterdim. Müzik benim işim ve hobim. Her iki yönden de kendi yaptığım işten keyif alabileceğim aktiviteler olmasını diliyorum. Eğer daha iyi şarkı söyleyebilirsem, yaşlandığımda bile bu işten keyif alacağım. Bence bu müziğin neşesiyle ilgili.



Hayallerinizden bahsetmişken, 3 yıl önce bu dergiye verdiğin röportajda bir gezi yapmak istediğini hatırlıyorum. Dileğini gerçekleştirebildin mi?


Changmin: Evet! Avrupa’ya gittim. Gerçekten izlemek istediğim bir futbol maçını izleme fırsatı yakaladım. Ayrıca daha önce hiç yemediğim şeyler yedim. Daha önce hiç gözlemleyemediğim, yabancı bir kültürün tadını çıkardım. Bence bu deneyimler sanatçı kişiliğim için de iyiydi bu yüzden fırsatım ve zamanım oldukça gidebildiğim kadar çok yere gitmek istiyorum.

Yunho: Sanırım o zamanlar, ben de Las Vegas ya da LA’ye birkaç şovu izlemeye gitmek istediğimi söylemiştim. Ama ne yazık ki fırsat olmadı. Doğrusunu söylemek gerekirse, terhis olur olmaz bir geziye çıkabilmeyi planlıyordum. Ama Meloholic isminde bir dizi çekmem gerekti. (gülüyor) Bu yıl da yine gidebilmem pek mümkün görünmüyor ama gelecek yıl bir haftalık bir boşluğumu bu yerlere geziye gitmeye ayırmak istiyorum.


Onlarla röportaj yaptığım gün, ‘’Ta-da-i-ma!’’ (geri döndük, eve geldik) kelimesini fazla kullanmadılar. Basın konferansında ve Haziran ayında yapılan SMTOWN konserlerinde de duyamadık. Ben röportajı bitirdikten sonra Yunho-san koltuktan kalktı bu yüzden acaba söyleyecek mi diye onu kontrol ettim. Ve o ‘’Evet, kasıtlı olarak.’’ Deyip gülümsedi. Tam o anda ne demek istediğini anladım. Ta-da-i-ma medya aracılığıyla ya da diğer sanatçılarla birlikte oldukları bir sahnede söylenmesi gereken bir kelime değildi. Direk olarak kendi fanlarına söyleyebilecekleri ve konserleri için sakladıkları bir kelimeydi.



YAN HİKAYELER:

Son zamanlarda en çok ne tür müzikler dinliyorsun?

Y: Şu sıralar daha çok Kore ve Amerikan dizilerinin OST’lerini dinliyorum. Oldukça rastgele. Bu hikaye için neden bu müziği seçtiklerini anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.

C: Ben neo soul müzikleri dinlemeyi seviyorum. Son zamanlarda dinlediğim D’Angelo gerçekten iyiydi. Ayrıca bugünlerde klavyeyle Maroon5 çalan PJ Morton’a da kapılmış durumdayım.



En son okuduğun kitap neydi?

C: ‘’Çok Fazla Düşünüyorum’’ diye bir kitap okudum psikoloji hakkındaydı. Bir arkadaşım ‘’Bana seni hatırlattı…’’ diyerek bana hediye etti.(gülüyor)

Y: Ben, Küçük Prens’in yazarı Saint-Exupéry’nin biyografisini okudum. Diğer kitapları ilk olarak Japonya’da yayınlanıyor. Konfüçyüs ve Analects’deki öğrencileri arasındaki sohbet ve iletişimle ilgiliydi. Karmaşık bir kitaptı.



Yunho daha önce, arkadaşlarıyla birlikte icat ettiği bir ürünün patenti için başvurduğunu söylemişti. Ve büyük sürpriz, patent almaya hak kazanmışsın, hâlâ bir şeyler icat etmekle ilgilenip ilgilenmediğini soracaktım…

Y: Evet, son zamanlarda cep telefonları için bir sürü şey yaptık. Patentini aldığımız ürünü Amerika’da yapmaya başladık ve bir miktar para kazandık! Eğer bunun hakkında konuşmaya başlarsam muhtemelen duramayacağım… Eğer fırsat olursa bir dahakine uzun uzadıya anlatırım. (gülüyor)


Changmin Yunho’nun yanında oturmuş onu dinliyordu…

C: Böyle şeyler olduğunu bilmiyordum!


Üç gün önce birlikte içmişsiniz…

Y: Bu çocuk çok fazla içebiliyor. (gülüyor) Ben de iyi bir içiciyimdir. Son günlerde şarap içmeyi seviyorum.


Sarhoşken birbirinizle fazla konuşuyor musunuz?

C: İçiyor olsak da olmasak da, ne yaparsak yapalım birbirimizle çok fazla konuşuyoruz…


Daha sonra Changmin biraz özür dileyen bakışlarla baktı ve sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyor gibi bir hâli vardı…
Affedersin Changmin, çok şapşalca bir soruydu, değil mi? ^^


SON SÖZ:

Kameraman yan yana duran ikiliye seslenince, beklendiği gibi, Yunho önce gitti ve Changmin onun ayak izlerini takip etti. Onları yönlendirsek de, aynı şeyi yapmalarını söylesek de bir anlamı yok. Her şey her zaman bu sırada ilerler. Sanırım böyle alışmışlar.
Aynısı röportajlara da yansıyor, Yunho liderliğe daha çok uyuyor çünkü diğerlerini yönlendirebilir ve hedefleri hakkında konuşur ve Changmin bütün bunları pratiğe dökmeye daha çok uyuyor çünkü diğerlerine Yunho’nun hedeflerini ve yönlendirmelerini, herkesin sindirebileceği cümlelerle açıklayabilir. Bu rol dağılımı çok daha gözlemlenebilir hâle geldi ve Tohoshinki’ye istikrar kazandırdı. Başarının, bu ikisinin birbiriyle tamamen zıt kişiliklerinden kaynaklandığı gerçeği ne kadar da can alıcı…


Eğlence dünyasında sadece 5-6 yıl geriye gittiğinizde, kariyerlerinin zirvesinde olan bazı gruplar bugün çoktan eridi ve bazıları da kariyerlerine devam edebilmek uğruna baştan aşağı bütün stillerini değiştirdiler, ve çok azı bu değişiklikten sonra ayakta kalabildi. Böylesine kırılgan bir dünyada inanılmaz bir adanmışlıkla iki yıl boyunca kendilerini bekleyen fanlarından bahsediyorlar. Fanların penceresinden bakınca, onlar sadece sevdikleri insanları beklediler. Ama Tohoshinki, insanların ve dünyanın çok fazla değiştiğinin farkında.


Eğlence dünyasını düşündüğümde, çoğunlukla, ‘’Çalışmayı seviyorum bu yüzden sanatçıyı seviyorum’’ u ‘’Sanatçıyı sevdiğim için çalışmayı seviyorum’’ a tercih ederim. Ama canlı konserler, sanatçıların gerçek kişiliğini açığa çıkarıyor. Bu yüzden Tohoshinki’nin neden canlı performanslara dayalı ünüyle zirvenin yıldızı olduğunu anlamak zor değil. Onlara, bir gazeteciden duymak istemeyeceği türden sorular sormam gerektiği zamanlarda bile, dürüst ve kibar olmayı sürdürüyorlar. Bence çalışmalarını tamamlayan kişilikleri ve insaniyet bakımından güçlü olmaları ki insanları cezbeden de bu zaten.


Eng Trans by: @beriko0214