20 Şubat 2018 Salı

[RÖPORTAJ/ÇEVİRİ] TVXQ - AERA Ocak 2018 Röportajı

TVXQ ve AERA dergisinin, Ocak 2018 sayısı için yaptığı işbirliğinden röportaj kesiti…




‘’Tokyo Dome sahnesinde koştuğum zaman hep stadyumun ne kadar büyük olduğunu düşünüp duruyorum!’’ –Yunho



Turneleri boyunca Yunho, fitness salonuna gitmeyi ihmal etmedi ve bu sayede iyi bir vücuda tekrar kavuştu.
Changmin’in vücudundaki yağ oranı sadece %9… ‘’Belki de bu yüzden hep üşüyorumdur.’’ Diyor.

Kırmızı arka fonun üstündeki harika çiçekler.
‘’Vay! Bu harika, Ninagawa-san burada!’’ Yunho arkadaşça gülümsüyor. Fotoğraf çekimleri sırasında Yunho, soyunma odasında kalmaktansa personellerle muhabbet ediyor ve AERA’nın geçen ayki sayısını karıştırıyor.

‘’Yaşım 50’ye geldikten sonra ne yapacağım? Bir yarış arabası sürücüsü mü? Hayır, bu imkansız.’’

Kendi kendine şaka yapıyor.
Diğer yandan Changmin genellikle sessiz ve stüdyoda oturmayı tercih ediyor. Aurası ortamın atmosferini sıcak ve rahatlatıcı bir hâle getiriyor. Fakat röportaja başladığımızda kalbinden geçen her şeyi dışa vurdu ve sözleri birazcık iğneleyiciydi. Konuşmasını bitirdiğinde kafasını eğiyor ve yüzüne utangaç bir gülümseme koyuyor. Changmin’in karakterindeki bu farklılıklar onun en çekici yanı.

İki yıllık bir boşluktan sonra, bu yıl Ağustos ayında aktivitelerine geri döndüklerini resmen ilan ettiler. Şimdi Japonya’da 5 Dome stadyumunu kaplayan bir konser turnesindeler. Sırf hislerini iletebilmek için, dev mekanların içinde 3.5 saat boyunca bir uçtan diğer uca, hiçbir köşeyi atlamadan koşturuyorlar.


’Bizim için bekleyen tüm fanlarımıza, sizlere minnettarlığımızı göstermek istiyoruz…’’ ‘’Fiziksel becerilerim...’’

Changmin bir şeyler söylemek için lafa başladı ama sonra aniden durup kafasını salladı.

‘’Yakında 30 yaşında bir adam olacağım. Kemiklerim ve bağırsaklarım da 30 yaşında olacak. Geçen zamana karşı koyamam. Bunu kabul etmek zorundayım.’’

Ondan önce 30 olan Yunho konuşmaya başladı…

‘’Pekâlâ, vücudumuz belli bir derecede gerilemiş olabilir ama sen fiziksel becerilerindeki bu kaybı tutkunla kolayca kapatabilirsin.’’


TRF takımında Sam, çok uzun zamandır Tohoshinki’nin sahne yönetmenliğini yapıyor. Fakat bu sefer Sam, sahne dizaynına katkıda bulunmak isteyen Yunho’nun da fikirlerini aldı.

‘’Las Vegas’taki bazı sahneleri izledim ve tasarım koleksiyonlarını okudum. Sadece tek bir eşsiz sahne yaratmaktansa ileride de kendi hassasiyetimi sahne düzenine katabilmek istiyorum.’’

Hiç pratik bir fikir var mı aklında?

‘’Hımm, pratik bir planım olduğu zaman size söyleyeceğim. Fikirlerimi hayata geçirebileceğimden emin olana dek onları kimseyle paylaşmam.’’ (gülüyor)


TOHOSHINKI

Şu anda olmamız gereken yerdeyiz. ‘’O-ka-e-ri’’ (Tekrar hoş geldiniz) kelimesi kalplerimize çok derinden dokundu.

Muhabir: Mieko Sakai (MS)





MS: İki yıllık boşluğunuzdan sonra bir konser turnesinin ortasındasınız. Verdiğiniz aradan sonra, fanlarınızın ışıklı çubuklarla yarattığı ‘’Kırmızı Okyanus’’u görmek nasıl hissettirdi?



CM: İki yıl boyunca sadece rüyalarımda görebildiğim Kırmızı Okyanus’u artık tam gözlerimin önünde görebiliyor olduğuma hâlâ inanamıyorum. Elbette derinden etkilendim. Vaov sonunda… Artık gerçekten de sahnedeyim. Böyle bir şey işte… Açıklaması zor. İçimden bir ses ‘’Burası bizim ait olduğumuz yer…’’ dedi. Gerçekten mutluyum.


YH: Bu turneden önce, bizim için bekleyen fanlarımız, ya bizi bu hâlimizle gördüklerinde hayal kırıklığına uğrarlarsa diye çok endişelendim. Ama bir kez sahneye çıktığımızda bize doğru nasıl baktıklarını görünce ‘’Ah, iyiyiz.’’ Diye düşündüm. Fanlarımız iki yıl önce birlikte verdiğimiz sözü hatırlamıştı ve bizi ‘’O-ka-e-ri’’ diyerek selamlıyorlardı. Çok mutlu oldum.





MS: O kadar zamandan sonra ilk kez birlikte sahnedesiniz. Birbirinize olan uyumunuz nasıl?



YH: Evet, bence eskisinden daha kolay (Changmin’e dönüyor) öyle değil mi?


CM: Evet katılıyorum. Bence iki yıllık boşluğumuz o kadar da ciddi bir olay değildi. Çünkü biz her gününü birlikte geçirdiğimiz 10 yıllık bir geçmişe sahibiz. Ama elbette, iki yıl önceki bizle kıyaslandığımız zaman değişen şeyler var. Şahsen ben, artık birbirimizi daha derin bir seviyede anlayabildiğimi ve hissettiğimizi düşünüyorum. Bir şişe şarabı referans alırsam, bizim ilişkimiz bu geçtiğimiz iki yılda olgunlaştı, yaşlandı yani bence şarap gibi yıllandı. Pekâlâ, sanırım havalı olayım derken biraz fazla kastım. J






MS: 20 Aralıkta çıkacak olan yeni şarkınız ‘’Reboot’’ size çok uyuyor.
*Reboot: Yeniden başlatmak.



YH: Bence performansımızı çekici kılan şey bizi maksimuma çıkaran dans numaralarımız. Kendine güvenen ve asil sesler veren, koroda ise çok farklı bir çizgi izleyen bir melodi. İlginç bir şarkı.


CM: Her şey, kayıtlar ve klip çekimleri, hepsi kusursuzca işledi. Bu MV’de çok fazla bilgisayar grafiği kullanıldı ve çekimler sırasında inanılmaz etkilendim. ‘’Vay be, modern CG teknikleri cidden mükemmel!’’ 


YH: Ben epey eğlendim ve güldüm. Müzik videosunda görünen şu şahin yüzünden. Çok havalıydı.





MS: Sözlerde şöyle bir kısım var; ‘’ Geleceğimi kendim seçeceğim ve kendim karar vereceğim!’’ Tohoshinki’nin geleceğini ve kendi geleceklerini yaratmakla ilgili planlarınız nelerdir?





YH: Bu konu hakkında Changmin ile çok fazla konuştum. Şöyle ki, deli gibi ter akıtırken birlikte katetmiş olduğumuz bir yol var. Şimdi birlikte zaman geçirirken ve etkileşim içindeyken, bizi destekleyen fanlarımızla, geleceğimize doğru ilerleyen yeni bir yol oluşturmak istiyoruz.


CM: Benim için, geleceğe odaklanmaktan ziyade, yavaşlamak ve bir günü bir gün şeklinde yaşamak daha iyi olurdu bu saatten sonra. Ve bu şekilde, er geç geleceğimi elde etmiş olurum. Bu kolayca vazgeçmek gibi bir şey değil,  ‘’Ah tamam, bu kadarı yeterli.’’ Gibi bir durumdan söz etmiyorum. Tabii ki her gün elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Evet… Biraz belirsiz mi konuştum ne?


YH: Bence %100 olmamak iyi bir şey. Her gün elimizden gelenin en iyisini yaparsak, sonunda bütün bu sıkı çalışmalar birleşir ve dolu dolu yaşamış oluruz. Üzgünüm, kulağa biraz kibirli gelmiş olmalıyım, öyle değil mi?





MS: Öncesinde sizin iki yıllık boşluğunuzla ilgili planlar yapmış olduğunuzu varsayıyorum. Bu süreç boyunca da kafanızda bazı şeyleri oturtma fırsatı buldunuz. Şimdi, böyle özel bir zaman aralığı daha olmadıkça çıkmış olduğunuz bu sonsuz geziye devam edeceksiniz. Tohoshinki ve bireysel kariyerleriniz için düşündükleriniz nelerdir?



YH: Ara verdiğim zaman süresi boyunca geçen 10 yılımı düşündüm. İnsanlar moda trendlerinin 10 yılda bir kendini tekrarladığını söyler. 2015 yılında Japonya çıkışımızın 10. Yılını kutladık. Aynı yıl aktivitelerimizi durdurduk. O zaman, bir sonraki 10. Yılımda nasıl olacağımı düşündüm ve bazı notlar aldım.





MS: Neler yazdın mesela?




YH: ‘’Tohoshinki olmaya devam edeceğim!’’ ve ‘’Herkesi Tohoshinki’yi sevmeye devam ettikleri için mutlu etmek adına elimden gelenin en iyisini yapacağım!’’ Bu tip şeyler yazdım.


CM: Ben o zamanlar şimdiye nazaran daha küçük olduğumdan, çok fazla spesifik planlar yapmadım. Ya da bir şeyleri yapmak için kendime zaman sınırı koymadım. Biraz anı yaşayanlardanım… O an ilgimi çeken ya da hemen yapmam gereken şeylere odaklanmayı severim.





MS: Öyleyse şu an ilgini çeken nedir?



CM: İş hakkında konuşmak, elbette, şu sıra konser turnemizle ilgileniyorum. Nasıl bütün fanları mutlu edecek şekilde en iyi performansı sergilerim? Özel hayatımda ise kendimi daha geniş bir bilgi birikimine sahip olabilmek için yetiştiriyorum. Herkese ne kadar bilgili olduğumu gösterebilmek için değil, oldukça akıllı biri olmayı isterim fakat insanların ne kadar akıllı olduğunu söylemesine, başarılarının kanıtlarını göstermesine ya da kibirli olmasına gerek yok diye düşünüyorum. Parlaklığınız ve sağduyunuz kendi kendini gösterecektir zaten. Binaenaleyh, son günlerce çok farklı türlerden kitaplar okuyorum. Örneğin yemek, felsefe ve deneme türlerinden…





MS: Bir zamanlar kitap kurdu olduğunu duydum.



CM: Eskiden kendimi kitap okumak için zorlardım. Ama şu son iki yıldır okumanın beni gerçekten mutlu ettiğini fark ettim. Kitap okumak benim için rutin haline geldi. Okumayı planladığım bir sonraki kitap Lee Ki Joo’nun ‘’Kelimelerin Zarafeti’’ kitabı. Dilin, kişinin haysiyetini ortaya çıkarmakta önemli bir faktör olduğu hakkında. Bu gerçekten ‘’shibui!’’


YH: Vaov! Gerçekten ‘’shibui!’’



Shibui: Estetik yönden zengin olan kavramları anlatmak için kullanılan eski moda bir kelime. Japonya’da bu kelimeyi kullanan çok fazla Japon bile kalmadı…






MS: En sevdiğiniz kitap hangisidir Yunho-san?




YH: Ne? Ben mi? Ben kitaplardan ziyade tecrübelerimden bir şeyler öğrenme taraftarıyım.(gülüyor) Bir yandan çalışıyorum da tabii ki. Sahne dizaynı ve düzenlemesi üzerine çalışıyorum. Önceden Gökkuşağı Köprüsünü gördüğüm zaman ‘’Gece manzarası çok güzel. Ah, gerçekten Japonya’dayım!’’ Diye düşünürdüm. Ama şimdi ‘’Ah, bu güzel manzarayı oluşturabilmek için çalışan bir sürü insan var!’’ diye geçiriyorum aklımdan. ‘’Bu binanın mimarisi epey ilgin duruyor.’’ Bazen gözlerim bu tip şeyler yakalıyor ve kendi yeteneğime de şaşırıyorum.




MS: Olgunlaşmış olduğunu mu söylüyorsun?



YH: ayır, öyle bir şey değil… Sadece ‘’Ah, bunu fark ettin Yunho!’’ gibisinden… (gülüyor)

CM: Evet. Hâlâ gidecek çok yolu var. (gülüyor)





MS: Yunho-san şimdi 31 yaşında ve Changmin-san da bu Şubatta 30 yaşına girecek. Bu yaş grubundaki insanlar toplumum merkezinde rol oynarlar. Sizin edinmek istediğiniz roller nelerdir?




YH: 30’larınızdayken herkes sizden profesyonelce çalışmanızı ister. Diğer insanlara, tecrübe ettiklerimi, öğrendiklerimi ve düşündüklerimi iletebilmeyi diliyorum.




MS: Astlarınız olduğu için düşüncelerinizi belli etmek daha kolaydır, öyle değil mi?



YH: Şey, aslında ben tam tersini düşünüyorum. 20’lerimdeyken, genç olduğum için düşünmeden konuşuyordum. ‘’Bunu yapmak istiyorum’’ ya da ‘’Ben böyle düşünüyorum.’’ Ama 30’larımda böyle olmamalıyım. Söylediklerimin sorumluluğunu almam gerekir. Ağzımızdan çıkan her bir sözün ne kadar önemli olduğunu anladım, bu nedenle kelimeleri seçerken daha dikkatli olmam gerekir. Hâlâ düşüncülerimi belli etmek istesem ve bunu yapmam gerektiğini düşünsem de.


CM: 20’li yaşlarıma dönüp bakınca, sadece kendimi, ailemi ve çevremdeki insanları düşünmüşüm. ‘’Her şeyden önce odaklanmış ve güçlü bir karaktere sahip olduğumdan emin olmalıyım.’’ Diye tembihlerdim kendimi ve bu, benim için bile çok fazlayken diğerlerini düşünmeye elbette yer kalmamıştı öyle ki kalbimi tamamen bununla doldurmuştum.





MS: Şimdi bu özelliğini değiştirdiğini düşünüyor musun?



CM: Evet, vizyonumun öncekine göre çok daha geniş olduğunu hissedebiliyorum. Neredeyse 30 oldum artık. Şu andan itibaren, eğer birinin yardıma ihtiyacı olursa, o kişiye elimi uzatacağım. Ayrıca toplumumuzdaki sorunlarla da ilgilenmek istiyorum. Eğer bu toplumu daha iyi bir hâle getirmekte gücümün yeteceği bir şey varsa bu fırsatı oldukça aktif bir şekilde katılım göstererek değerlendirmek istiyorum.


YH: Vay canına! Changmin’den böyle sözler duyabilmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. İnanılmaz etkilendim. Hâlâ 29 yaşında ama böyle şeyler düşünebiliyor. Gerçekten çok hoşuma gitti.




MS: Tıpkı üst takımdan biri gibi konuşuyorsun. Eğer siz ikiniz bir şirkette çalışsaydınız o zaman yönetici memur Yunho-san mı olurdu?


YH: Bundan pek emin değilim.


CM: Ahahahah! Ne kadar hızlı ve kesin bir cevap verdin. Bu soruyu ilk duyduğum zaman, genel müdürlük pozisyonunun sana çok uyacağını düşünmüştüm. Şirketin en üst kademesindeki insanlarla genel personel arasında bir köprü kurabilirdin.


YH: Hâlâ bundan pek emin değilim. Bilirsiniz, ben kendine güvenmeye çok eğilimi olan bir insanım. Ön planda hareket ederim ve bunu kendi fikirlerimle yaparım, sağduyuyu ve benim üstüm olan güçlü insanları görmezden gelerek üstelik. Kendi işini kendi başlayıp bitiren, halleden bir tipim. Ve ana nokta ise pozisyonumun başlığı benim için gerçekten o kadar da önemli olmaz.


CM: Bence ben genel personelden biri olurdum. Ben, bir yönetici memur ya da genel müdür gibi insanlara rehberlik etmeyi gerektirecek işlerde pekiyi sayılmam. Bu tip işleri yapabilmek için yeterli özgüven sahibi bir insan değilim. Ben genel personelden biri oldurdum ve arka planda elimden gelenin en iyisini yaparak hiçbir itibar beklemeden çalıştığım yeri desteklemeye devam ederdim. (gülüyor)


Eng Trans by beriko0214

0 yorum:

Yorum Gönder